JUMA ART KARAKÖY HIZ KESMİYOR

Karaköy’ün çiçeği burnunda sanat kompleksinde sergiler hız kesmeden sürüyor. Her katında ayrı bir galerinin konumlandığı binada geçtiğimiz haftalarda kapılarını açan taptaze sergiler sanatseverleri bekliyor.

Çağdaş heykel sanatımızın en önemli temsilcilerinden Seyhun Topuz’un kişisel sergisi Galeri Nev İstanbul’da izleyiciyle buluştu. Sanatçının son dönem üretimlerini gün ışığına çıkaran “Şimdiki Zaman” başlıklı sergi, galeri mekânına girdiğiniz andan itibaren sizi içine alan tek bir enstalasyon bütünlüğüne sahip. Topuz’un 70’li yıllardan itibaren geometrik ve soyut formları odağına aldığı üretim pratiği, devamında gelen deneysel yaklaşımlarla zenginleşmiş. Bunun en güzel meyvelerini bu sergide izleme imkânı buluyoruz. Sanatçının 80’li yıllarda üzerine tamamen yoğunlaşmayarak olgunlaşmaya bıraktığı biçimsel yönelimlerinin alıştığımız yapıtlardan farklı olduğunu görmek heyecan verici. Bakır malzemeyi oldukça yenilikçi bir yaklaşımla ele alan sanatçı, buruşturulmuş kâğıtları andıran büyük boyutlu işleriyle üretimini nasıl ustaca çeşitlendirebildiğini gösteriyor. Şimdiye dek en ince kıvrımına kadar titizlikle hesaplanmış heykellerini gördüğümüz Seyhun Topuz, bu serisinde önceden bir eskiz çalışması dahi olmadan tamamen rastlantısal bir yapım sürecine ışık tutuyor. Çalışmalarında çoğunlukla tercih ettiği yalın ve temel renkler sayesinde izleyicinin algısını, heykelin salt yapısal nitelikleri üzerine yoğunlaştıran sanatçının, üslubuna eklemlediği bu yeni duruşu çok beğendim. “Şimdiki Zaman” 9 Aralık’a dek izlenebilir.

Mixer ise eş zamanlı iki ayrı sergiyle sezona devam ediyor. Sanatsal fotoğraf ile belgesel fotoğraf arasındaki sınırın giderek silikleştiği günümüzde, bu iki disiplinin kesişim noktasına ışık tutan Kürşat Bayhan, Çağdaş Erdoğan, Furkan Temir ve Murat Şaka’nın çalışmaları “Devinim Algısı” başlıklı sergide bir araya getiriliyor. Geçen yüzyılda mesleki anlamda büyük gelişme kaydeden haber fotoğrafçılığı, son yıllarda sanat müzelerinde kendilerine açılan alanı başarıyla değerlendiren foto muhabirler sayesinde yerleştiği zemine bir katman daha ekledi. Sergide, nesnel yaklaşım ile öznel yorumun dengeli birlikteliğine sahne olan fotoğraf çalışmalarıyla izlediğimiz sanatçıların, küresel ve yerel gündemden kopmadan yaşattığı estetik doygunluk görülmeye değer. Afrikalı seks işçilerinden savaş sonrası yıkıma, terör tanıklarından tekinsiz sokak öykülerine dek türlü yaşanmışlıkları konu alan “Devinim Algısı” eminim sizi de çok etkileyecek.

Mixer’de devam eden bir diğer sergi, baskı alanındaki işleriyle tanınan Ahmet Sarı’nın son dönem çalışmalarını içeriyor. Sanatçının, toplumların değişen güç dengesini, aynı nesneler arasındaki tarihsel ve yaşamsal ortaklık üzerinden tartışmaya açtığı “Altüst” başlıklı sergisinde, tuval üzerine mürekkep tekniğini kullandığı eserlerinin görsel dilini başarılı buldum. Antropolog Claude Lévi-Strauss’un görüşlerinden hareketle batının, kültürel sembolleri, tarih boyunca kendi amacı doğrultusunda modelleyerek sosyal değerleri manipüle etmesini eleştiren sanatçı, güncel yaşantıdaki endişeye ve konfor alanının sahteliğine dikkat çekiyor. Her iki sergi de 9 Aralık tarihine dek açık.


print