ŞEHİRDE SANAT DİNAMİZMİ

Gelecek haftanın hareketliliği şimdiden takvimleri ele geçirdi. Contemporary İstanbul fuarının yanı sıra ardı ardına açılan sergiler hepimizin içindeki sanatsever ışığı yeniden yaktı. Bu hafta programınıza almanızı önerdiklerimi paylaşıyorum.

Zilberman sezona fuarın yoğun günleri arasında, 21 Eylül’de merhaba diyor. Kolektif bir sanatçı işbirliğinden doğan “Otelde Bir Gün” isimli karma sergi;  Başak Bugay, Hera Büyüktaşcıyan, Can Küçük, Şant Mengücek ve Erinç Seymen’in çalışmalarını içeriyor. Galeri sanatçılarından Erinç Seymen’in daveti ile bir araya gelen bu isimler, “otel” konseptini, hem sınıflı topluma dair bir kara mizahın hem de dünyadaki geçici varlığımızın sahnelendiği bir zemin olarak ele alıyor. Otelin; birbirinden apayrı ihtiyaçlar, beklentiler, gelecekler ve amaçlar doğrultusunda tamamen rastlantısal şekilde aynı çatı altında bulunmuş insanlara dair sağladığı ortak alan fikrinden beslenen sergi, kültürel, toplumsal ve bireysel düzlemde bir okuma sunuyor. Her bir sanatçının özgün üretim pratiğiyle ve kendi sanatsal duruşunu yansıtan fikirsel yaklaşımıyla ele aldığı tema, şimdiden beni heyecanlandırdı. Benim de severek takip ettiğim isimlerin yer aldığı sergiyi merakla bekliyorum.

SALT Beyoğlu’nda geçtiğimiz hafta kapılarını açan “Evrenin Titreşen Işıkları” başlıklı sergi, dört sanatçının mekânsal müdahale ve bir tür performatif iz bırakma niteliğindeki çalışmalarıyla iddialı bir yapım ortaya koyuyor. Kavramsal yönü hayli güçlü yapıtların; toplumsal kimlik, hakimiyet, etnik aidiyet, cinsiyet, akrabalık gibi başlıklar altında sıfırdan bir yorumlama sunduğu sergi, ismini Cixin Liu’nin “The Three-Body Problem” adlı bilim kurgu romanındaki bir bölümden alıyor. Çevremizi ve bütünsel bakış açımızı evrilten olaylar ve durumların gelecekteki algılanışına dair alternatif bir yaklaşım sunan sanatçılar, şimdinin yerine mantığın ve zihinsel aşinalıkların sorgulandığı yeni bir zemin öneriyor. Anna Boghiguian, Rana Hamadeh, Navine G. Khan-Dossos ve Merve Ünsal’ın işlerini bir aray getiren sergi, 30 Aralık’a kadar görülebilir.

Pg Art Gallery, etkileyici resimsel üslubu ile tanıdığmız Özer Toraman’ın kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Kimlik ve cinsiyet politikalarının dayattığı zihinsel ve fiziksel prototipleşmeyi eleştirdiği portreleriyle karşımıza çıkan Toraman, “Tutkunun Anatomisi” başlıklı sergisinde; duygudan düşünceye ve sonrasında eyleme yönelen tutku kavramından yola çıkıyor. Hem olumlu hem de olumsuz anlamıyla irdelediği bu duygunun gücünü, renk kullanımındaki naiflik ve formlarındaki yalınlık ile tezat bir diyaloğa sokuyor. Resimlerdeki figürlerin, herhangi bir cinsiyetçi kalıba ve duruşa referans vermemesi konusunda oldukça titizlik gösteren sanatçı, kadın-erkek kimliğinin ötesine uzanan bir tekil arayışın resmini çiziyor. 12 Ekim’e kadar görmenizi öneririm.

Fotoğrafa gönül veren sanatseverler ise rotasını Bomonti’ye çevirerek Leica Galeri’yi ziyaret edebilir. 20. yüzyılın moda ve portre fotoğrafçılığının öncü isimlerinden Horst P. Horst’un kişisel sergisi, izleyicilere keyifli bir deneyim vadediyor. Kariyer boyunca; modayla sınırlı kalmayarak portre, nü, iç mekan ve natürmort gibi alanlarda özgün işler üreten Almanya doğumlu fotoğrafçının “Horst: Moda & Portreler” başlıklı sergisi 24 Kasım’a dek açık olacak.


print