SERAMİĞE ADANAN BİR ÖMÜR

Türkiye sanat tarihinin en ünik ve öncü kadın sanatçılarından birinin, muazzam bir retrospektif ile onurlandırıldığını görmek beni çok mutlu etti. Yerli kültürel mirasımızın birçok farklı alanına destek vermeyi hedefleyen Kale Grubu’nun 60. yıldönümü vesilesiyle imza attığı “Füreya” sergisi, Akaretler’deki Sıraevler’de izleyiciyle buluştu.

Seramik sanatının en önemli isimlerinden Füreya Koral, bu alanda çağdaş üretimler yapan ilk sanatçılarımız arasında başta geliyor. Károly Aliotti, Nilüfer Şaşmazer ve Farah Aksoy’un küratörlüğünü üstlendiği bu kapsamlı retrospektif, Füreya Koral’ın seramiğe olan tutkusunu, geleneksel eğilimlerden ayrılarak çağdaş üretime yönelişindeki motivasyonunu, yaşamına dair samimi ve anlamlı vurgular eşliğinde öyküleştiriyor. Mekânsal düzenlemenin, sanatçının pratiğinin gelişimi ve seramik-mimari ilişkisi ile paralellik göstermesi, sergiyi daha keyifli bir deneyime dönüştürüyor diyebilirim.  Eserlerini nitelerken “yüksek sanat” ifadesiyle özdeşleştirilmesine ve sanatın sembolik prestij yapıları sayılabilecek müzelere hapsolmasına karşı çıkan Koral’ın iç dünyasına ait derin izlerin tanıklığını yapmak gerçekten çok özeldi.

Sergide yer alan 200’e yakın eser; sanatçının seramik nesne, tabak, porselen, duvar panosu, litografi, mürekkep desen vb çeşitli alanlardaki hakimiyetini gösterirken, kendine çizdiği özgün yolda ne denli emin adımlarla ilerlediğini de belgeliyor. Fotoğraf, kişisel eşyalar, kitap, defter ve film ile zenginleştirilmiş retrospektifi gezerken o dönem için sanatta devrim niteliği taşıyan fikir, üretim ve yönelimlere sahip oluşuna hayran kaldım diyebilirim. Elbette sanatla iç içe bir aileden geliyor olmasının da bu konuda etkisi büyük. Teyzeleri Fahrelnissa Zeid ve Aliye Berger’in ısrarlarıyla, 1947’de, İsviçre’de, tedavi görmek üzere yattığı bir sanatoryumda resim ve seramik yapmaya başlayan sanatçı, daha sonra gittiği Paris’te dönemin ünlü seramik sanatçılarından Georges Serré’in yönlendirmesiyle çeşitli seramik atölyelerinde kendini geliştirdi. İlk sergisini, 1951’de önce Paris’teki Galerie M.A.I.’de açan Koral, Türkiye’deki ilk kişisel sergisini ise dönemin en değerli sanatsal buluşma noktası Maya Galeri’de açtı. İlerleyen yıllarda kendisinin bile büyük cesaret olarak tanımlayacağı işler yapan Koral, kültürel ve fikirsel birikimi üzerine inşa ettiği sanat pratiğiyle Türkiye sanat tarihinde çığır açtı desek abartılı olmaz. Seramik objeleri birer dekorasyon nesnesi olmanın ötesine taşıyarak malzemeye kavramsal ve tinsel anlamlar yükleyen Füreya Koral’ın hikâyesi, her disiplinden ve yaştan sanatçılar için ilham verici. Sanatın dönüştürücü ve iyileştirici gücüyle, hayatının en genç yıllarında tanışmamış olsa da, üretmeye başladıkça kendini keşfeden ve en derinlikli şekilde gerçekleştirebilen birine dönüşmesi beni çok etkiledi.

Seramik-mimari birlikteliğine dair literatürü belirleyecek düzeyde çalışmalarıyla kamusal sanat adına da çok değerli işlere imza atmasına rağmen ne yazık ki bunların büyük kısmı günümüze ulaşamamış.

Kültür ve sanat ortamımızın gelişim sürecinin belki de en ivmeli ve dinamik dönemlerinde, ünlü yazar, sanatçı ve mimarlarla buluştuğu entelektüel bir paylaşım alanı olarak anılan atölyesi ise sonraki nesil seramik sanatçıları için eşsiz bir üretim kaynağı olarak tarihe geçti. Füreya Koral’ın sanat tarihimizdeki önemini yeniden keşfetmek adına bu sergiyi mutlaka görmelisiniz, 18 Ocak’a kadar devam ediyor.


print