ÜÇ SEMT ÜÇ SERGİ

Sonbaharın tadını sanatla çıkarmak isteyenler için Karaköy’den Emirgan’a uzanan keyifli bir rehber hazırladım bu hafta.

Tophane’nin konseptiyle ilgi çeken mekânlarından Riverrun, edebiyat ve sanatın bir araya geldiği etkileyici bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Kendine has üslubunu sıra dışı gündelik kullanım malzemeleriyle birleştirip hem ironik hem de kavramsallığı güçlü heykellere ve yerleştirmelere imza atan Antonio Cosentino yine kendisine yakışır bir çalışmayla karşımıza çıktı. Türk edebiyatının büyük ustalarından Sait Faik Abasıyanık’ın Semaver isimli yapıtındaki bir öyküden ilhamla sergisini kurgulayan Cosentino, buruk bir hikâyeyi başarıyla görselleştirmiş. Kendi gemisini yapma hayaliyle işe koyulan Büyükadalı bir Rum çocuğun öyküsü “Stelyanos Hrisopulos Gemisi”, serginin de ismi aynı zamanda. Mutlu sonla bitmese de bir hayalin ulaşabileceği noktayı ve kişinin kendi sınırlarını aşmasını konu edinen hikâye, Cosentino’nun gemiye yeniden hayat vermesiyle kaldığı yerden devam ediyor diyebiliriz.

Parıl parıl ışıldayan görüntüsüyle tezat bir şekilde tenekeden imal edilmiş ve hafifliğiyle pek çok yaşamsal kavramın ağırlığını sorgulayan Stelyanos Hrisopulos Gemisi, çocuk kahramanın dünyasına açılan bir kapı niteliğinde. Cosentino’nun geminin hazırlık aşamasında kâğıt üzerine çalıştığı eskizler ile “Kumkapı. Marmara’dan Kaçış” isimli videosu da gemi yerleştirmesine eşlik ediyor. Bir azınlık öyküsünden beslenen bu sergiyi  Aralık tarihine dek izleyebilirsiniz.

Karaköy’ün önde gelen galerilerinden SANATORIUM’da, Merve Şendil’in kişisel sergisi devam ediyor. Küratörlüğünü Özgül Kılınçarslan’ın üstlendiği “Dream Logic”, rüyanın bilinçaltı, duyular ve anılar etrafında şekillenen karmaşık yapısını merceğe alıyor. Bize tanıdık gelen imgeleri yabancılaştırarak izleyicinin algısında farklı bir katman yaratan Şendil, gerçekliğin ötesindekileri görebilmemiz için bir pencere açıyor. Titizlikle düşünülmüş renk geçişleri ile matematiksel biçimlendirmeyi birleştiren sanatçı; bilincin çok boyutlu dünyasını, rüya mantığı üzerinden çözümlüyor. İlk bakışta dekoratif gibi görünen ancak içerdiği detaylı görsel imgelemleri keşfettiğimde beni heyecanlandıran işler, pembe bir kutup ayısının fantasik görüntüsü arkasında yatan gerçeğe ulaşmamıza yardımcı oluyor. İzleyiciyle diyaloğa geçen sergileri her zaman beğenmişimdir; “Dream Logic” de bu yönüyle ilgiyi hak ediyor. 2 Aralık tarihine dek mutlaka görün derim.

Emirgan’daki S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi, uzun bir aranın ardından yine büyük bir prodüksiyonu sanatseverlerle buluşturuyor. “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” başlıklı sergi, Türkiye’de ilk defa sunulan 513 eserle Rus Avangardı’nın sanat tarihindeki önemli yerine ışık tutuyor. Küratörlüğünü Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ile Selanik Devlet Çağdaş Sanat Müzesi – Costakis Koleksiyonu Müdürü Dr. Maria Tsantsanoglou’nun üstlendiği sergi, Moskova’daki Tüm-Rusya Dekoratif Sanatlar Müzesi ve Multimedya Sanat Müzesi yanı sıra Avrupa’nın önde gelen özel koleksiyonlarından kapsamlı bir seçki ortaya koyuyor. Söz konusu döneme damga vuran sanatçı ve okulların imzasını taşıyan; resim, tasarım, edebiyat, film ve tiyatro disiplinlerindeki yapıtlar, 20. Yüzyılın ilk çeyreğindeki Rusya’ya dair sağlam bir özet sunuyor. Siyasi katmanları üretim pratiklerine başarıyla entegre eden ve toplumsal dönüşümleri yansıtmaktansa bizzat yaratımına neden olan avangard sanatçılar arasında ikonik Siyah Kare’nin yaratıcısı Kazimir Malevich’ten Rus konstrüktivizminin öncüleri Vladimir Tatlin ve Alexander Rodchenko’ya kadar pek çok isim bulunuyor. Soyut sanatın başlangıcı kabul edilen bir akım olması da benim için serginin önemini pekiştiriyor. 1 Nisan’a dek devam edecek olan sergiyi programınıza eklemelisiniz.


print