Boşluğa Dikkat Et !

Eğer sokak sanatıyla ilgileniyorsanız, bu hafta sonu Nişantaşı X-İst Galeri’deki Sao Paulolu sanatçı Decolife’ın “ Mind the Gap” ( Boşluğa Dikkat Et ) adlı sergisini öneriyorum. Londra’da yaşayan Decolife, bu şehrin metrolarının sloganı olan ‘Mind The Gap’i bize gelecek tehlikeye karşı dikkatli ol ve önlemini al diyerek bir uyarı niteliğinde sunuyor.

1960’larda barbarlık kavramı ile özdeşleştirilen “dışavurumcu sokak sanatı” hareketi günümüzde önemli müzelerin koleksiyonlarında yer alan sanatçıları ile daha fazla görünürlük ve itibar kazanmıştır. Tate Modern Londra 2008 yılında Street Art sergisi düzenlerken, Ekim 2013’te Frankfurt Schirn Kunsthalle; Sao Paulo ve Brezilya’nın diğer şehirlerinden sokak sanatçılarını davet ederek Frankfurt caddelerini resmetmelerini istedi. Şehri tuval gibi kullanan sanatçılar, Almanya’da ilk defa düzenlenen Street Art etkinliği ile ses getirdiler.

Sergi salonuna girdiğimde kendimi “Underground” hissi veren bir mekanda buldum. Decolife, galeri duvarlarına sprey boyalar ile yaptığı grafittiler üzerine ahşap akrilik parçalar yerleştirerek, adeta Londra sokaklarını ayağımıza getirmiş. Genellikle yaşadığı şehrin az gelişmiş bölgelerinin duvarlarını kullanan sokak sanatı sanatçıları, bu bölgelerde yaşayan insanların söyleyecek çok şeyleri olduğunu vurgularlar. Sokakta yetişmiş biri olan Deco bu mekân duvarlarında; arzuları, kızgınlıkları, endişeleri, hayalleri, hayal kırıklıkları, korkuları kısacası şehrin bütün anatomisini bize sunuyor.

Brezilya’da 40 sene askeri yönetimin gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerine tanıklık etmiş biri olan genç sanatçının sergide kamera ve göz simgelerini sıklıkla kullanması dikkatimden kaçmadı. Bana üniversite yıllarında okuduğum George Orwell’in “1984” kitabındaki ‘Big Brother’ı ( Biri Bizi Gözetliyor) anımsattı.

Mekânının bir köşesinde insanın yaradılışından günümüze kadar geçirdiği evrimlerin tasvir edildiği, insan figürlerinin bitimindeki barkod imajı dikkatimi çekti. Barkod’un bir ürüne ait referans numarası olması ve bu ürüne ait detaylı bilgilerin bilgisayara aktarılması aklıma ilk olarak insanların da kimlik numaraları gibi referanslar ile kodlanmasını getirdi. Çeşitli sayısal imgeler ile kodlanarak tüm bilgilerimizin depolanması bu noktada birilerinin hayatımızı gözetlemesi ve kontrol etmesi gerçeğini hatırlattı bana.

Brezilya kültürüne ait canlı renklere bu sergide daha az rastlıyoruz. Öyle ki sergi bütünündeki koyu renkler ve bu kültüre ait folklorik yansımalar bana Low Art’ı oluşturan kavramları anımsatıyor. Deco kullandığı referans ve semboller ile bir bakıma hayallerini duvarlara yansıtmış. Özgür ifadenin ve yaratıcı protestonun gücünün hissedildiği sergide adeta varoşlarda geziniyormuşsunuz hissi hakim.

Sanatçının ‘St. George’ adlı eseri güçlü konusu ve imgeleri ile beni kendine çekiyor. Önemli bir Hristiyan miti olmanın yanında, Yunan Mitolojisindeki Perseus ve Andromeda’nın hikâyelerini de anımsatıyor. Kadını koruma, kötü ile savaşma, fakire karşı cömertlik ve iman gücü nitelikleriyle St. George, ortaçağda önemli bir figürdü.
Dikkatimi çeken diğer bir çalışma ise ‘Kökler’ (“Roots” ). Eserin arka planındaki siyah-beyaz ve kırmızı kullanılmış limitli renkler Fransız ressam Dubuffet’nin eserlerindeki çocuksu tarafı yansıtırken, İki sanatçının eserlerindeki grafik imgeler ve titiz detaylar etkileyici.

Decolife Grafitti ile bir araya getirdiği imgelerinde, birçok farklı konuya dokunuyor. Mekânın farklı bir kısmında her an bavulunu alıp yolculuğa çıkacak genç bir kızın hayalleri ve onların yok edilişinin tasviri, öte yandan farklı kültürlere ait dini referanslı imajlar, Brezilya kültürünün büyük bir bölümünü oluşturan müzik, bu coğrafyanın bitki örtüsü ve kuşlarıyla renklendirilmiş duvarlar galerinin çehresini değiştirmiş adeta.

“Mind The Gap”, daha önce 2009 yılında “Turbo” adıyla tanınan Tunç Dindaş’ın Sanatorium Galeri’deki “Versus” adlı sergi ve bu sene İstanbul Bienali’ne paralel olarak Suma Han’da gerçekleşen “Vandalful” adlı sergisinden sonra Graffiti’yi galeri mekanına taşıyan farklı bir örnek. Sergi içeriği açısından çok bilgi ve detay barındırdığı için sokak sanatının dilini anlamak ve analiz etmek için uzun bir zaman dilimini ayırmanızı tavsiye ederim.

Duvarları birer sanat eserine dönüştüren Decolife özgün tekniği, dinamik yapısı ve değişik bakış açısı ile izleyenlere farklı bir dünya sunuyor. Sanat; Bir düşüncenin, duygunun ya da hayata dair bir gerçekliğin değişik yöntemler ile insana aktarılması ise, sanatçı bunu başarıyla yerine getirmiş görünüyor.


print