HAFTANIN SANATÇISI İLE KISA KISA – SENA

Kâğıt, tekstil, seramik vb pek çok malzemeyle ilgilisin. Üretirken sana materyalin verdiği ilhamı nasıl tanımlarsın?

Malzeme ile olan sürecim şöyle başlıyor. Anlatmak istediğim düşünceyi en iyi şekilde ifade etmemi sağlayacak dokuya yöneliyorum.Toprak, kağıt, keçe ve tahta-ahşap gibi kaynağı doğa olan malzemelerin benim elime ulaşana kadar geçirdikleri seyahatleri, dönüşümleri ilgimi çekiyorlar. Çocuk olarak da kilimlerden, eski sandıklardan, cam objelerden çok etkilenen biriydim. Bir koyunun kılından başlayarak keçeleşen bir yüzeyin bir de benimle birleşip kodlanarak form alması bana çok şiirsel geliyor. Aynı şekilde toprak ve camın ateşle pişip binlerce yıl ayakta kalabilmesi yine aynı heyecanı veriyor. Malzemelere hep bu içgüdülerle yaklaşıyorum.

Çalışmalarındaki figürlerin ve imgelerin hem soyut hem somut bir tarafı var. Seni besleyen kaynaklar neler?

Ben günlük yaşamımdan ve geçmişimden topladığım, hafızamda kalan hikaye ve semboller üzerinden üreten biriyim. Hayatımı kadın bedeni içinden tecrübe ediyorum. Parçası olduğum toplumun maruz kaldığı güncel konular ve tabii içinde yaşadığımız coğrafyada kadının sosyopolitik konumu işlerime doğal olarak dokunuyor.

Dövme ile de ilgilendiğini duydum, nasıl başladı bu merak?

Dövme merakı ortaokul  çağlarında başladı sanırım. Anadolu köylerinde yüzlerinde, ellerinde dövme olan kadınların  fotoğraflarını görmüştüm. Çocukluğumun geçti Suudi Arabistan’da da Afrikalı kadınların yüzlerinde ki dövme ve kabartmalara bakakaldığımı hatırlıyorum. Bu dövmelerin süs unsuru olmasının yanı sıra şamanik toplumlar tarafından kullanılan koruyucu işaretler olmaları bana çok çekici geldi. Bedenimde birçok dövme taşıyorum. Hepsi kendi çizdiğim ve kodladığım sembollerden ibaret…2 yıl önce de çok değerli dövme sanatçısı bir dostumun beni cesaretlendirmesiyle dövme yapmaya başladım. Beden: üzerine çizdiğim en değerli malzeme…


print