HAFTANIN SERGİLERİ

Sanat ortamında Kasım ayı tüm hızıyla devam ediyor. Galeriler, birbirinden iddialı sergilerle yıl sonuna hazırlanırken biz sanatseverlere de takipte kalmak düşüyor. Bu haftanın sanat seçkisine bir göz atın derim.

Galerist, oldukça keyifli bir konseptle yeni sergisinin açılışını yaptı. Hepimizin kimi zaman ortak kimi zaman farklı anlamlar yüklediği Pazar sabahı hem serginin ismi hem de galerinin ziyaretçilere kapılarını açtığı zaman oldu. Küratörlüğünü Nicole O’Rourke’un üstlendiği sergi; bu zaman dilimine dair birbirinden farklı ruh hâllerini, zihin meşguliyetlerini kapsıyor.

Kiminin elinde çocuksu kiminin elinde olgun bir yaklaşımla içi doldurulan Pazar sabahı, sanatçıların tanıdık ya da sürprizli simgelerle yansıttığı kişisel bir oyun alanına evriliyor. Geçmişten gelen ya da şu anda varolan tüm duygu ve düşüncelere dair zengin bir çağrışım dünyası sunan sergi, gerçeklik ile gerçekdışı arasında oldukça dengeli bir tasvir ortaya koyuyor. İzleyicinin belli bir zaman dilimine dair yaşanmışlıklara aşinalık duyacağı “Pazar Sabahı”nda benim en çok ilgimi çeken işlerden biri, :mentalKLINIK’in Time dergisi kapaklarına müdahale ederek ürettikleri seri oldu. Haber içerikli bir yayının gelebileceği ironik görüntü, keyifli bir anın arkasında gizli duran kaygılı ruh halini çağrıştırdı bana. Serginin öne çıkan çalışmalarından bir diğeri olan, Saara Untracht – Oakner’ın oda enstalasyonu; duvardaki prizden tabloya, saksıdaki çiçekten raflardaki kitaplara kadar tüm ayrıntılarıyla sizi içerisine çekerek huzur dolu bir Pazar sabahı vadediyor. Bu hissin ve görselliğin tüm tanıdıklığına rağmen; ayrıntıların, beyaz boyalı karton kutular üzerine siyah marker kalemlerle çizilmiş olması sizi yanıltmasın. Kendi Pazar sabahlarınızdan izler bulmak ya da başkalarınınkiyle diyalog kurmak için sergiyi 29 Aralık’a dek mutlaka görmelisiniz.

Depo İstanbul’da ise Sibel Horada’nın kişisel sergisi “Bir İç Mekân Bahçesi” kapılarını açıyor. Mekânda kurulu bir düzenek içerisinde gerçekleşecek kompost süreci ve bu süreçte ortaya çıkan toprağı merkezine alan sanatçı, pratiğini mekândaki sürece eklemleyerek sergiye performatif bir nitelik kazandıracak. Açıldığı günden kapanışa dek doğranan günlük gazeteler, mevcut komposta katkı sağlarken yeni formların ve bitkilerin de canlanmasına vesile olacak. Toprağın, ölüm ve yokoluşla özdeş tutulan anlamının ötesinde canlılık ve yaşam kaynağı niteliğine vurgu yapan sanatçı, sergi boyunca mekânda vakit geçirerek doğa ile gündelik kent yaşamı arasındaki zaman algısı farklılığını sorgulayıp göreceliliğin ilk elden gözlemini yapacak. Sibel Horada’nın; açıldığı günden bu yana toplumsal hafızamızın kültür, sanat ve tartışma bağlamında kapsamlı bir envanterini tutmakta olan Depo’ya da serginin kavramsal zemininde yer ayırıyor olması oldukça önemli bana göre. Lara Fresko-Madra küratörlüğündeki sergiyi 30 Aralık’a kadar ziyaret edebilirsiniz.

Bir başka doyurucu karma sergi Uniq Gallery’de devam ediyor. “Kesik ve Çukur” başlıklı sergide yer alan sanatçıların her biri çağdaş sanat ortamımızın başarılı isimleri. Osman Dinç, Kemal Seyhan, Erol Eskici, Güneş Terkol, Başak Bugay, Can Akgümüş, Tayfun Gülnar gibi sanatçıların yaşam kavramını; beden, yüz ve varoluş olmak üzere farklı katmanlarla ele aldığı sergi, farklı teknik ve malzemelerle üretilmiş çalışmaları içeriyor. 13 Aralık tarihine dek görülebilir.


print