HAZİRAN’DA ÖNE ÇIKANLAR

Sezon sonuna yaklaştığımız bu günlerde galeriler sergi açılışlarına tüm hızıyla devam ediyor. Ben de sizin için bu sergiler arasından öne çıkanları derledim; ajandanıza not etmenizi öneriyorum.

Sanat turumuzun vazgeçilmezi, İstiklal Caddesi’ndeki Mısır Apartmanı’nda, Antonio Cosentino’nun Zilberman Gallery’de açılan ilk kişisel sergisini ziyaret ettim. Hafriyat sanatçı inisiyatifinden yakınen tanıdığımız ve benim de işlerini severek takip ettiğim Cosentino, tuvalleri, heykelleri ve fotoğraflarıyla günümüzün popüler kültür öğelerine değiniyor. Sanatçı “cigara viski kolileri denizlerde, ferâre sevgilim” başlığıyla izleyiciyle buluşan sergisinde, kullandığı farklı malzemelerle hepimize tanıdık gelecek bir görsel belleğin izini sürmüş. Özellikle atık tenekeden üretilmiş “ferâre” isimli yerleştirme, serginin merkezinde bizi karşılayarak dahil olacağımız mizahi gündemin haberciliğini yapıyor adeta. Kentsel mimarinin soğukluğuna ve hiçliğe referans veren tuvallerinin yalın üslubu ise yine atık malzemelerle üretilmiş ironik yönü güçlü heykel yorumlamalarıyla hoş bir diyalog içinde. Sergiyi 2 Temmuz’a kadar görebilirsiniz.

AC_26

Bir sonraki durağım yine Beyoğlu’ndaki Galerist oldu. Türkiye çağdaş sanatının çizgi dışı ismi Serkan Özkaya’nın Paulina Bebecka ile birlikte konseptini oluşturduğu “küçük, daha küçük, en küçük…” sergisi büyük fikirlerin küçük nesneler üzerinden nasıl aktarılabileceği üzerine sorular soruyor. Aralarında Volkan Aslan, Aslı Çavuşoğlu, Ali Emir Tapan, Burak Delier gibi isimlerin yer aldığı 33 sanatçının üretimlerine yer verilen sergide, geniş bir materyal skalasına yayılmış ve boyutları 3 ile 70 cm arasında değişen heykeller kimlik, göçebelik, ekonomik denge, küresel ısınma gibi  pek çok temayı ele alıyor. Ben bu sergide özellikle Aslı Çavuşoğlu’nun Ürdün’de bir sokak satıcısından çok cüzi bir fiyata aldığı Roma kalıntısını kullanarak mekana kattığı ironik dokunuşu beğendim. Ayrıca Laura Murray’nin galeri duvarlarından kirişlere kadar yayılmış ağustos böceği ordusu da hem görsel açıdan hem ele aldığı mesaj bağlamında çok başarılı. Mutlaka görülmesi gereken bu sergi 25 Haziran’a kadar ziyarete açık.

Niki De Saint Phalle - 'BAIGNEURS OU DANSEURS - BATHERS OR DANCERS', 1980-1981

Maslak’taki Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi’ne gittiğimde ise bu yıl sekizincisi gerçekleşen Teras Sergileri’ni izleme fırsatı buldum. Ünlü heykeltıraş Benvenuto Cellini’nin “Bir resim ile heykel arasındaki fark, bir heykel ile gölgesi arasındaki farktır.” sözünden ilhamla çeşitli malzemelerden yaratılmış 28 heykel çalışmasının yer aldığı “Kaçak Gölge” isimli serginin seçici kurulu Seyhun Topuz, Rahmi Aksungur, Nilüfer Ergin, Haşim Nur Gürel ve Can Elgiz’den oluşuyor. Benim özellikle ilgimi çeken işler değişik materyallerle üretilmiş olanlardı. Levent Ayata’nın çuvalları kullanarak ortaya çıkardığı figür, masif görünümüyle göz doldururken hemen yanı başında bulunan Emre Özçaylan’a ait “Hata Payı” isimli çelik heykel, devasa boyutlardaki el formu üzerinden klasik sanatın kusursuz anatomi prensibine yaptığı göndermeyle beğenimi kazandı.

6

Bu isimlerin yanı sıra Müjgan Sağlam’ın minimal çizgileri ahşaba başarıyla uyarladığı çalışması, Ergin Soyal’ın buluğ çağına atıfta bulunan salıncak yerleştirmesi ve Tuğçe Aytürk’ün “An” isimli figür heykeli de serginin öne çıkan parçaları. Siz de yaz güneşiyle ortaya çıkan gölge oyunlarına tanık olmak istiyorsanız acele edin derim.


print