New York’da Sonbahar Sergileri

Bayram tatili için gittiğim New York sanatsal anlamda bana görsel bir şov yaşattı.Beğendiğim bazı sergileri paylaşmak istiyorum.

MOMA Rene Magritte Sergisi . Magritte: The Mystery of the Ordinary, 1926–1938

En son 2006’da Los Angelas Museum of Contemporary Art’da sergisini gördüğüm sanatçının Moma’daki sergisi 1926 ve 1938 yılları arası çalışmalarını içeriyor. The Pipe ( Pipo), Giant Eye ( Büyük Göz), The Choo-Choo in the Train ( Şöminedeki Tren) gibi eserleri hafızalara yer eden çalışmaları. 1926 ve 1938 yılları arasında, Magritte önemli stratejiler ve teknikler ile gündelik bilinen nesneleri yabancılaştırarak bir bakıma ezber bozuyor.

Sürrealist ( gerçeküstü) akımın öncüsü olan sanatçının serginin giriş bölümünde Brüksel’de ürettiği kolajları ve tabloları yer alıyor. 1927 ve 1930 senelerinde Sürrealist akımın merkezi olan Paris’e yerleşiyor. Sergi genelinde yer alan bazı çalışmalar neşeli iken bazılarının da rahatsız edici olduğunu hissediyorum. Öyle ki; şiddet içeren çalışmalar. Kendine has dili ve görsel sunumu olan sanatçı, kullandığı yansıtma ya da gizleme teknikleriyle nesnelere değişik anlamlar yüklüyor. Doğal ve doğal olmayan, gerçek ya da hayal ürünü, gerçek üstü kavramlar onun sanatının temelini oluşturan ögeler.
Beni en etkileyen Brüksel’de yaptığı çıplak kadın figürleri, peyzajları, melon şapkalı erkek tabloları ve teatral senaryolu çalışmaları oldu. Sergiyi gezerken aklıma 2006 Los Angelas Müzesi ziyaretimde müze görevlilerin Melon şapka giyerek ziyaretçileri karşılaması geldi. Bu sergi ziyaretçileri için hoş bir sürprizdi. Sanatı kimi zaman esprili, zekice, kimi zaman çirkin , hoşa gitmeyen, kimi zaman görkemli olan Magritte’in sergisi mutlaka görülmeli.

Metropolitan Müzesi Balthus Sergisi

Sanatçı Balthus’un Kediler ve Genç kızlar temalı sergisi yer alıyor. Bu sergi, kışkırtıcı yapısından dolayı sanat eleştirmenleri ve sanatseverler tarafından çok kritize edilen bir sergi oldu. Daha çok insanı ve hayvanı tanımlamak ya da karakterize etmek için üretilmiş bu eserler, bildiğimiz saf genç kız imajı ya da sevimli kedi imajlarından farklı çalışmalar.
Öyle ki; Erotik pozlar vermiş kızlar ben de bir rahatsızlık hissi uyandırdı. Çizimlerin ve tabloların olduğu farklı bir sergi. Metropolitanın diğer bölümlerini gezmek benim için daha keyifliydi.

Paul Kasmin Gallery Taner Ceylan Sergisi

“The Lost Painting Serisi”oryantalist ve çağdaş bakış açısının tüm yönlerini görebileceğimiz harika, guru verici bir sergi. Eserler ,farklı koleksiyonerlerden alınmış ancak bazıları satılık . Ünlü küratör Dan Cameron’ın dediği gibi; “Ceylan’ın çalışmaları; teknik ustalığın, duyarlılığın ve doğruluğun en üst limitindeki eserler. Öyle ki seksüel ve duygusal yönü sanatçıyı diğer Çağdaş Türk sanatçılarından ayıran özelliği. “

Pace Macgil Galeri Irving Penn: On Assigment

20. yy’ın en önemli fotoğrafçısı . Sergide portreler, Vogue dergisi için çektiği moda fotoğrafları yer alıyor. Penn’in çalışmalarında ışık ve gölgenin birlikteliği ile görsel estetik en üst noktada yer alıyor.

New Museum Chris Burden

Retrospektif tadındaki bu sergide, anıtsal işler yer alıyor. Binanın 4 katına yerleştirilmiş enstalasyonlar izleyeni hayrete düşürüyor. Tonlarca ağırlıkta vinçlerin, makinelerin yer aldığı sergi çok ses getirdi. Beni etkileyen ” The Big Wheel” adlı eseri kişisel tehlikeye karşı meydan okumak ve tehlikeyi göze alarak sınırları zorlama , bir bakıma kişinin fiziksel limitlerini sorgulaması, güç ve dayanıklılık kavramını anlatan güçlü bir işti. Diğer bir iş ise Los Angelas Polis teşkilatı üniformaları. 30 adet, gerçeğin replikasından üretilmiş bu üniformalar uzaktan bakıldığında normal ebatlarında gibi gözükürken yaklaştıkça büyüyorlar.

Whitney Museum Robert İndiana

1928 doğumlu sanatçı Pop Art’ın öncülerinden. Onun çalışmalarında Amerikan kimliğini araştıran, ırkçılık adına yapılan adaletsizlikler ve aşk olgusunu inceleyen kelime ve imajlar yer alıyor.1966’da yaptığı LOVE adlı çalışması bilinen en önemli eseri. Bu sergi, insanlığın karşılaştığı aşk, ölüm, nefret, affetmek gibi olgulara yeni anlamlar yükleyerek “Amerikan Rüyasını” anlamamıza neden oluyor.

Guggenheim Robert Motherwell

1940 ve 50 yılları arasında üretilmiş 60 adet kolaj içeren sergide Peggy Guggenheim’a hamiliğinden ötürü sanatçı tarafından ithaf edilmiş eserlerden oluşuyor. Sanatçı bu çalışmaları için;” kolaj tekniği ile kendi kişiliğimi buldum ve öyle ki bu çalışmalarımda modern dünyanın şiddet unsurunu yansıttım” der. Bu döneminde ürettiği eserleri sanatçıyı savaş sonrası Amerikan sanatında ayrı bir ses olarak farklı bir yere oturtur. Sergideki figüratif ve soyut kolajlar 1950 sonrasında sürrealist etkide kalmıştır.

MOMA PS 1 Mike Kelly

Mike Kelly’nin bugüne kadar ki en geniş kapsamlı sergisi. Kritikler tarafından yaşayan en etkili sanatçı olarak gösterilen Kelly, Amerikan Pop Kültürü, Modernist ve gelenekseli harmanlayan çalışmalarıyla bilinir. Kimi zaman iç karartıcı kimi zaman da çılgın bulunan 1970’den 2012’ye kadar üretilmiş 200’den fazla eser müzenin tüm alanına yayılmış. Kağıt üzeri çizimler, heykeller, performans, müzik, video, fotoğraf ve tabloların yer aldığı çalışmalarda sanatçı, Amerikan sınıflar arası ilişkileri, seksüaliteyi, bellekte kalan olayları, dini sistemi ve politikayı sorguluyor.


print