FRIEZE LONDON İZLENİMLERİ

Sanatın ekonomi ve siyasi gündemden bağımsız düşünülemeyeceğini her fırsatta dile getiriyoruz. Bunun en somut halini geçtiğimiz hafta gerçekleşen Frieze London’da gözlemledim. Küresel çaptaki ekonomik kriz, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı, akabinde sterlinin değer kaybetmesi, tüm dünyayı sarsan terör eylemleri ve bunun yarattığı tedirgin atmosfer uluslararası önemi tartışılmaz olan Frieze fuarı için yaralayıcı olmuş. Her ne kadar basında yer alan satış haberleri vasıtasıyla bunun tam tersi yönde bir algı yaratılmaya çalışılsa da benim şahsi kanaatim, bu çabanın sanat profesyonelleri ve kurumlarını motive etmek amaçlı olduğu yönünde. Ne yazık ki gerilimi henüz dinmemiş olan İngiltere ekonomik ve politik gündemi fuara da yansımış. Gerek Masters (ustalar) gerekse Contemporary (çağdaşlar) bölümlerinde işlerini zaten bildiğimiz, dünyaca ünlü sanatçılar dışında pek bir farklılık göremedim. Hatta öyle ki; her türden yenilikçi üretime keşfedilecek bir potansiyel gözüyle bakmama rağmen, beni bile “Bunun neresi sanat?” diye düşündüren işler oldu. Benim favorilerim; enstalasyonlarıyla göz dolduran Walead Beshty, dijital çalışmalarıyla öne çıkan Jon Rafman ve Beyrut’lu video sanatçısı Akram Zaatari oldu.

Frieze London, genel itibariyle zayıf olmasına rağmen, fuara damga vuran müstakil sergi ve bölümler de mevcuttu. Güzel havanın elverdiği ölçüde baharın geri geldiği fuar günlerinde, heykel parkını gezmekten büyük keyif aldım. Ayrıca Hauser & Wirth galerisinin prodüksiyonu olan sanatçı stüdyosu bölümü fuarın yıldızıydı diyebilirim. Mekana adım attığınız anda 1940’lardan, 50’lerden kalma bir sanatçı atölyesine girmişsiniz gibi hissettiren stüdyoda, Giacometti’den Brancusi’ye, Thomas Houseago’dan Louise Bourgeois’ya, Isa Genzken’e kadar pek çok ustanın eserleri yer alıyordu. Her şeyin satılık olduğu bu kurgu atölye, görselliği ve gerçekçi düzenlemesiyle tüm ziyaretçileri etkiledi.

hba

Türkiye’den katılan tek galerinin Rampa olduğu fuarda bence en büyük kazanım; Hüseyin Bahri Alptekin’in “H Fact: Hospitality/Hostility” serisinin Tate tarafından satın alınmış olması. Hem Rampa adına hem de ülkemiz çağdaş sanat üretiminin geleceği adına gurur verici bir gelişme. 15. İstanbul Bienali’nin küratörleri Elmgreen & Dragset onuruna verilen davette adeta Türk çıkarması yaşandı. Türkiye’den koleksiyonerler, sanatçılar ve sanatseverlerin yoğun katılım gösterdiği gecede konuşma yapan ikili, bienalin kesinlikle yapılacağını vurgulayarak bu konudaki belirsizliği giderdiler.

crosby_njideka-akunyili_5

Şehir Frieze dönemine çok iyi hazırlanmış. Hatta fuarın önüne geçecek düzeyde etkileyici galeri sergileri gezdiğimi söyleyebilirim. White Cube’daki Kounellis ve Gormley sergileri, Hauser & Wirth’in yer verdiği Mike Kelley ve Whitechapel Gallery’deki William Kentridge sergileri muhteşemdi. Victoria Miro, son dönemde görünürlüğü oldukça artan Afrika sanatının başarılı temsilcisi Njideka Akunyili Crosby ile izleyici karşısına çıkmış. African Art Fair etkinliğinin düzenlendiği Somerset House’da mekanın girişindeki, orduyu andıran heykel yerleştirmesi beni çok heyecanlandırdı. Türkiye’den temsilcimiz Pi Artworks London’daki karma sergi ve Sotheby’s tarafından düzenlenen Taner Ceylan sergisi de görülmeye değerdi.

 


print