5 Kasım’da Kuad Galeri’de Toplumsal Aralık isimli yeni bir karma sergi açıldı. Tam da seçim sonrasına denk gelen serginin başlığı, daha eserleri görmeden oldukça ilgimi çekti. 2015 başından bu yana pek çok önemli sergiye ev sahipliği yapmış olan Kuad Galeri yılın son sergisinde Eda Gecikmez, Esin Turan, Fırat Engin, Komet, Merve Şendil, Murat Morova ve Serhat Kiraz olmak üzere farklı jenarasyonlaradan yedi ismi bir araya getirmiş. Sanatçılar yaptıkları üretimleri ile Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu siyasal-toplumsal-ekonomik süreçte görsel sanat üretiminin estetiği, işlevselliği ve düşünselliğine dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Sergi ilk bakışta eserlerin ideolojik düşünce yapılarını apaçık gösterirken sanatçıların kendilerine ifade biçimi olarak seçtikleri disiplinlerde, yaşadıkları öfke veya memnuniyetsizliği kimi zaman mizah duygusu kimi zaman da tartışmaya açık bir zeminde aktarıyordu izleyenlere. Görsel sanat yapıtlarının içerdiği eleştiri ve tartışma açılımlarının kökenindeki karşı çıkış, günümüzün demokrasi düzeninin sağladığı ifade biçimini de gösteriyordu aynı zamanda.
Toplumsal Aralık isimli sergi izleyiciyi bahsi geçen sorunsallar konusunda daha duyarlı olmaya yönlendirirken konu ile bütünleşerek karşılıklı bir ilişkiye davet ediyor. Son on yılda özellikle Türkiye’de gözlemlen sanat üretimlerinin motivasyon kaynağının yada temel teşvik noktasının sosyo-politik ve ekonomik sindirme, hayal kırıklığı ve umutsuzluktan beslenerek kara mizahı, insan türünü sevmemeyi ve zarar vericiliği yansıttığına vurgu yapan sanatçılar tüm bu olumsuz çağrışımlara rağmen bir koleksiyoner olarak bana senelerdir umut verdiler ve hala daha vermeye devam ediyorlar. Neden mi? Rus filozof ve eleştirmen N.G. Çernışevskiy 1855’te hayata geçirdiği “Sanatın gerçeğe estetik yaklaşımı” isimli doktora tezine ‘Güzel olanın hayatın kendisi olduğu’nu savunmuştu. Bu basit, sade ve gerçekçi anlatım beni hep etkilemiştir. Koşullar her zaman değişir ve karşımıza zaman zaman farklı dinamikler çıkar. Trend’ler değişir, çağ değişir, ifade biçimleri gelişir fakat aradan geçen yüzyıllara rağmen bu düşünceye hala katılıyor ve izlediğim herhangi bir sanat yapıtını içinde bulunduğu gerçekliği ve kendi dinamikleri içerisinde ele almaya çalışıyorum.
Mekana girdiğimde ise gözüme çarpan ilk iş “Masa da masaymış ha!” isimli eser oldu. Daha önce Mac Art Gallery zamanlarında birlikte çalışmaktan da çok keyif aldığımız sanatçı Fırat Engin’in sergide yer alan masa yerleştirmesi, iskambil oyun kağıtlarından esinlenilerek üretilmişti. Metal yüzeyler üzerinde bulunan Dolar, Euro, Türkiye ve Amerika bayrağı simgelerini içinde bulunduğumuz politik duruma ve uluslararası ilişkilere dikkat çekiyordu.
Eserler arasında dikkatimi çeken bir başka iş ise Eda Gecikmez’in “Bu Zehri Kullanmayı Çok İyi Biliyorlar” isimli çalışması oldu. Genç sanatçı kolaj biçiminde oluşturduğu kompozisyonunu yağlı boya ile tuvale aktarmıştı. Ön plana çıkan güçlü kadın figürü de oldukça dikkat çekiciydi.
Aynı zamanda Komet’in soyut çalışmaları ve Merve Şendil’in ince mizahını gösteren sergiyi 26 Aralık tarihine dek mutlaka görün bir derim. Sanatçılar üretim süreçlerinden her ne kadar olumsuzluklardan yola çıktıklarını dile getirseler de sonuç umut verici.