İyi bir sanat analizi mi, yoksa egzotik oryantal kültür mü?

Hiç kuşkusuz Amerika’da yaşanan sivil ve askerleri hedef alan “11 Eylül” terör saldırıları dünyanın Orta Doğu’ya bakışını değiştirdi. Politika, din, ırk, cinsiyet, doğu-batı gibi kelimeler insanlar için farklı şeyler ifade etmeye başladı. Amerika ve İngiltere’nin “terörle savaş” sloganı kültürel ideolojileri tekrar tanımladı ve yaşanan vahim olay insanların bilinçaltını derinden etkiledi. Orta Doğu’nun savaşa dair imajlarla; öldürme, yok etme, tahribat gibi kavramlarla tasvir edilmiş olması batılı toplumlarda “İslam fobisini” başlattı. Bu bölgede üretilen çağdaş sanattaki çalışmalara baktığımızda çoğunlukla bu konuların ele alındığını görebiliyoruz. Kimlik ve insana ait durumların analizlerinin yer aldığı diyaloglar, tartışmalar, paneller, konferanslar , “Canvas” , “Bidoun “ gibi dergiler ve konseptli sergiler enternasyonal sanat dünyasının dikkatini bu bölgeye çekmek için yeterli sebeplerdi.

Batı ve doğu arasındaki kültürel ilişkileri entelektüel seviyede ele alan Paul Sloman kitabında, aktivist, teorisyen Edward Said ‘in (1978) Oryantalizm üzerine düşüncelerinden bahsederken, batının doğu kültürüne ilgisinin emperyalist açıdan geliştirdiğini ve batılıların doğu hakları ve kültürüne yönelik dışarıdan “ötekileştirici “ ön yargı dolu yorumları olduğunu savunur. Batılı akademisyen Bernard Lewis Said’in bu eleştirilerine karşı çıkar. Paul Sloman ise Orta Doğu sanatının batıya kendi koşulları içinde “İyi bir sanat analizi mi yoksa egzotik oryantal kültürü mü ?”sunduğu sorusunu masaya yatırarak yeni bir tartışmaya zemin hazırlar. 2000 senesine kadar “Arap Dünyası’nda estetik yorum geleneksel motifler ile sınırlıydı. Sonraki yıllarda sanatçılar doğu-batı, yerel-evrensel, gelenek- modernlik ve çağdaşlık kavramlarını yeniden yorumlayarak çalışmalar ürettiler.

Orta Doğu’da çağdaş sanat adına atılan ilk adımlardan birisi, 1994’te Lübnan’da kurulan Ashkal Alwan Plastik Sanatlar Derneğidir. Bölgede önemli bir yere sahip olan kurum lokal ve enternasyonal sanatçılara sergiler yapıyor. 2000 senesinde düzenlenen Kahire’nin ilk sanat festivali Al-Nitaq ise genç sanatçıların video ve fotoğraf çalışmalarına yer veren önemli bir organizasyon. İnternetin 1990’larda yaygınlaşması ile genç jenerasyon Arap sanatçılar artistik fikirlerini yeni medyayı kullanarak ortaya koydular.

Günümüzde sanat dünyasının coğrafyası ciddi anlamda değişti “ batılı” kavramı yerini “ küreselleşmeye” bıraktı. Öyle ki; düzenlenen uluslararası bienaller kültürler arası kurulan önemli köprüler oldu. Bu sanatsal etkinlikler, dünya üzerindeki kültürel ifadenin çeşitliliğini dışa vururken, farklı bölgelerden gelen sanatçıların önüne de büyük imkanlar açmaktadır. Bu anlamda 54. Venedik bienalinde “The Future of a Promise” adı altında düzenlenen ilk Pan-Arap sergisi Avrupa’da bugüne kadar düzenlenmiş en büyük çağdaş Arap sergisiydi. Tunus’tan Suudi Arabistan’a kadar sergiye katılan sanatçıların çoğu, batı sanat merkezlerinde eğitim görmüşler, orada yaşıyorlar ve batılı galericiler tarafından temsil ediliyorlar. Küreselcilik ne kadar karmaşık bir kavram olsa da onun dünyaya verebileceği en güzel hediye hayal kurma özgürlüğüdür diye düşünüyorum. İnsanlık tarihine yön veren olayların yaşandığı bu kaotik bölgelerden gelen Arap sanatçıların çalışmaları bizlere onların sanata farklı bakış açılarını gösterirken, değişik platformlarda da seslerinin duyulmasını sağlıyor. Batının yeni bir pazar arayışı içinde gözünü Asya’dan sonra Ortadoğu sanat piyasasına çevirmesi gözden kaçmayan önemli bir detay.

2006’dan beri Sotheby’s Müzayede evinin düzenlediği satışlarda rekor fiyatlara satılan Arap ve İranlı çağdaş sanatçıların fiyatlarındaki yükseliş, Dubai ve Abu Dhabi sanat fuarları ve Birleşik Arap Emirliklerinde yaşanan müze patlaması Orta Doğu sanatına olan ilgiyi kuvvetlendirdi. Örneğin; Abu Dhabi kültürel itibar projesi olan Saadiyat Adası’na 2015 yılında Louvre Müzesi’ni ve 2017’de Guggenheim Müzesi’ni açacak olması Arap sanat dünyası için önemli bir adım.

Geçtiğimiz hafta Christie’s Müzayede evinde yapılan açık arttırmada Francis Bacon’ın ‘ Freud Üçlemesi’ isimli tablosu 140 milyon dolara alıcı bulmuştu. Tabloyu alan isim 2011 senesinde Cezanne’ın ‘ Card Players’ isimli tablosuna 250 milyon dolar vererek büyük sanat yatırımlarına imza atan Katar Prensesi Şehika Mayassa. Mayassa’nın en önemli projelerinden birisinin Katar Ulusal Müzesi olduğu biliniyor. Gelecek sene açılması planlanan müzenin başına geçecek olan prenses sanat dünyasının güçlü isimleri arasında yer alıyor.

Metropolitan, Tate, Lacma, Louvre, Victoria & Albert gibi Müzelerde açılan sergiler, Arap sanatçıları geniş kitleler ile buluşturan önemli sanat etkinlikleriydi. Ayrıca dünyanın önemli koleksiyonerlerinden Saatchi’nin kendi Orta Doğu sanatı koleksiyonunu halka açması ve Tate Modern’de 2009 yılında Orta Doğu sanatı üzerine yapılan konferans sanatseverler ve koleksiyonerleri aydınlatması adına önemli girişimlerdi.

Geçmiş yıllarda Türkiye yurtdışındaki iki önemli Müzayede evinin Orta Doğu Bölümünde sıklıkla yer verdiği ülkelerden birisi oldu. Bu anlamda Türk çağdaş sanatı daha farklı mecralarda da görünür kılınmış oldu. Yakın tarihte (27 Mart -2 Nisan 2014 )Sotheby’s Londra’nın düzenleyeceği “The Crossroads 2: Contemporary Art from Istanbul to Kabul” ( İstanbul’dan Kabil’e Çağdaş Sanat) müzayedesi de heyecanla beklediğim etkinliklerden birisi.

2010 yılında tetiklenen ve günümüzde de etkileri devam eden “ Arap Baharı” sanatçıların çalışmalarına da yansıdı. Demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden ortaya çıkan bu halk hareketi sanatsal ayaklanmayı da başlattı. Sanatçılar şehir duvarlarını kullanarak despot hükümdarlara karşı söylemlerini gerçekleştirdiler. Geçen sene Berlin Bienalinde Filistinli sanatçıların kimlik arayışı temalı çalışmaları ve Türkiye’den Fırat Engin’in Mac Art Gallery’deki 2011 “ İstila” sergisinde yer alan Mis Gibi Mi? Adlı çalışmaları ‘Arap Bahar’ının coğrafi etkilerini yansıtan ve buna referans veren çalışmalardı.
Dünya sanat piyasasına yeni bir soluk getiren Orta Doğulu sanatçılar, bu zenginliği ve kültürü arkalarına alarak hızlı adımlarla ilerliyorlar.


print