LONDRA’DA BAHAR SERGİSİ

Geçtiğimiz hafta sanatsal etkinliklerin peşinde Londra’yı ziyaret ettim. Harika bir bahar havasıyla beni karşılayan Londra’da izlediğim, bahar gibi renkli bir sergiyi sizlerle paylaşmak istedim. Daha önceki yazılarımdan birinde, 2016 yılında retrospektif tadında sergilerini görebileceğimizi düşündüğüm sanatçılar listesinde Yayoi Kusama’ya da yer vermiştim. Londra’daki köklü galeri Victoria Miro beni yanıltmadı ve yaşayan en önemli avantgarde isimlerden olan Kusama’nın geniş kapsamlı kişisel sergisiyle sanatseverlerin karşısında çıktı. Ben de ön gösterim sonrası gerçekleşen yemeğin davetlilerinden biri olarak bu müthiş sergiyi gezme fırsatı buldum.

SHEDDING TEARS TO THE SEASON_2015 a

Victoria Miro’nun tüm galeri mekanına yayılan sergide, Japon sanatçının yeni resimleri ve balkabağından heykellerinin yanı sıra bu sunuma özel olarak yapılmış aynalı odaları görmek beni çok heyecanlandırdı. Galeri bahçesindeki havuzda konumlanan yüz adet küre heykelin olduğu, 1966 yılına tarihlenen “Narcissus Garden” isimli yerleştirmesi de kinetik bir halı görüntüsüyle çok başarılı bir kürasyonun ürünüydü. İlk katta izleyiciyi karşılayan, “Chandelier of Grief” isimli aynalı odayı, sürekli değişen halüsinatif imgelerin olduğu gerçeküstü bir evrene benzettim. Ortada sallanan avizenin yansıması ve aynadaki hareketli görüntüler ile izleyicinin algısıyla oynanmak istenmiş.

KUSA1019_Chandelier of Grief_2016

Siyah bir kutu gibi tasarlanmış diğer odada ise belli yerlerdeki deliklerden içeri sızan günışığı sayesinde kendimi başka bir evrende gibi hissettim. “When the Lights in my Heart Go” isimli bu çalışma, sergi genelinde yaratılmak istenen teatral atmosferi başarıyla destekliyordu. Kendisi için çok önemli bir motif olan Balkabağı formuna ise parlak heykeller olarak hayat veren Kusama’nın yarattığı hipnotize edici bu renkli dünyaya adım atmak büyüleyici bir deneyim oldu benim için. Sanatçı, çocukluk dönemine ait değerli bir çağrışımın sembolü olan Balkabakları için, eserine “All the Eternal Love I Have for the Pumpkins” ismini vermiş ve kendi deyimiyle sanatında daima kullanarak taçlandıracağının altını çizmiş. Galerinin üst katındaki resimler ise sanatçının alametifarikası haline gelen çoğaltılmış benekler (Polka Dots) ve sonsuz ağ desenleriyle, Kusama’nın kişisel obsesyon ve tekrarlama dürtüsünün tuval üzerine etkileyici yansımaları olarak sergide yerlerini almış. Kozmik sonsuzluk temalı bu harika tabloları üretirken sanatçı, herhangi bir yerden ilham almadan, yalnızca zihninden fırçaya akan düşüncelerin hareketini takip ettiğini söylüyor.

KUSA1018_All the Eternal Love I Have for the Pumpkins_2016 b

Sanatçının hayatına yayılan, kendisini ve evrenle ilişkisini keşfetme sürecini, enerjisi bitmek bilmeyen yenilikçi anlatım tarzıyla sanata kazandırmış olması beni her zaman çok etkilemiştir. Bu sergi vesilesiyle de Kusama’nın yetmiş yıllık sanatsal üretiminin doğaçlama yapıtlarına tanıklık ettiğim için çok mutlu oldum. Serginin ön gösterimi için verilen davette İngiltere sanat camiasının önde gelen isimleriyle tanışma fırsatı da buldum.  Yaşı sebebiyle katılamayan Kusama’nın yerine stüdyo çalışanlarının bizimle olduğu fevkalade şıklıktaki yemekte, Polka Dots desenli makaronlara kadar her detay incelikle düşünülmüştü. Minimalizmden sürrealizme, pop-arttan soyut ekspresyonizme uzanan bir yelpazede sıradışı yapıtların sahibi bu önemli sanatçı için son derece özenli ve büyük bir prodüksiyona imza atılmış olmasını çok etkileyici buldum.


print