New York Sergileri II

Bertrand Delacroıx Gallery / Jason Bard Yarmosky “Dream of the soft Look “

26 yaşındaki sanatçı, çocukken aile büyüklerini çizerek resme başlıyor. Yaşlanma olgusunu temel alan tablolar üreten sanatçının çalışmaları, insan yaşam döngüsünü inceleyen eserler. Hipperealist eserlere yakından baktığımda, modelin yüzündeki ince çizgilere kadar bütün detayları en ince ayrıntılarına kadar görebiliyorum. Video çalışmasında sanatçı dedesinin günlük ( traş olurken, duş alırken, sabah uyanışı gibi)rutin hallerini ele alıyor. Siyah beyaz çekilmiş bu video, hayatı tüm doğallığı ile ele alarak gerçeği olduğu gibi aktaran etkili bir çalışmaydı.

Pace Gallery / Zhang Huan “Poppy Fields”

Sanatçının New York’da 2010’dan beri ilk kez gerçekleştirdiği solo Show’unda, 2011-13 senesinde yaptığı 14 adet daha evvel görülmemiş çalışmaları yer alıyor. Sergide yer alan keten tuval üzerine yağlıboya, canlı renkler ve heykellerden oluşan anıtsal çalışmalar izleyeni büyülüyor. Kalın, inpasto teknik ile yapılan işler uzaktan bakıldığında; şeker pembesi, renkli çiçekler gibi gözükürken, yakınlaştıkça renkler soyuttan figüratife doğru gidiyor. Küçük yüzler, yuvarlak gözleri ile eski Tibet dans maskelerine göndermede bulunuyor. Bazı eserlerde bulunan kurukafalar sanatçının Budist ritüel seremonilerinden topladığı küller ile yapılmış. Dikkat ettiğim bir nokta çoğu işin Rönesans başlığı altında olması, bu da Budizm de yeniden doğuşa referans veriyor. Çok güçlü bulduğum sergi; yeniden doğuşa, yaşlılığa, hastalığa ve insanlığın ölümüne ithafen yapılmış.

Hasted Kraeutler Gallery /Nick Brandt “ A Cross The Ravaged Land”

Sanatçının sergisi, Afrika’da kaybolan doğa ve içinde barındırdığı hayvanların yok olması üzerine. Derisi, kürkü, Fildişi gibi farklı sektörlerce kullanılan özellikleri nedeniyle katliama maruz kalarak nesli tükenmekte olan hayvanlar bu fotoğraflarda en doğal halleriyle yer alıyorlar. Sanatçının vahşi doğadaki yaşamı bize sunan sergisi, şansın yanı sıra, uzun bir sabır ve bekleyişin de neticesi. Sanatçı bu sergisi ile birlikte dünyadaki her canlının, hayvan ya da insan olsun yaşamaya hak ettiğini bir kez daha vurgularken, gözümüzün önünde bu güzel hayvanların birer birer yok oluşu insanlık adına bir ayıp olarak hafızalarda yer ediyor. İnanılması güç bu fotoğraflar gerçek üstü ( sürreal) çalışmalar.
Doğal yaşamı tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren sergi, hayvanların karakteristik özelliklerini en ince detayına kadar izleyene sunuyor. Günümüzde maalesef sıkça kullanılmayan devam eden nitelikleri için avlanan canlılar ve hayvan haklarının hiçe sayıldığını düşününce bu açıdan bir kez daha dikkati çekeceğini düşündüğüm sergi muhakkak farklı bir önem arz ediyor.

Matthew Marks Galeri/ Martin Honert

Alman sanatçının titizlikle üretmiş olduğu heykeller çocukluk anılarından yola çıkarak yapmış olduğu eserler. Aile fotoğrafları ya da çocukluk anılarından belleğinde kalanlar ile yapılan çizimler, daha sonra 3 boyutlu heykellere dönüyor.

Cheim Read Gallery /Barry Mc Gee

Sanatçının, grafik desenli, renkli ve grafitti tarzı işleri Op Art ve Amerikan Folk Sanat etkilerini taşıyan çalışmalar. Daha çok şehir ve sokak kültürünün hakim olduğu sergide; el boyaması ahşap paneller, çizimler, sörf tahtası, tablo ve heykeller, geometrik desenli motifler, seri imajlar, karikatür karakterleri gibi hepsi şehre ait örnekler yer alıyor. Amerikalı sanatçı, kimlik arayışı, köken, kaynak ve özerklik tanımını değişen şehir hayatı tablosunda izleyene sunmak istemiş.

Lehmann Maupin Gallery / Ashley Bickerton

Sanatçının arka arkaya kalın boya darbeleriyle yaptığı soyut tablolar, fiberglass kalıp ile alçı formlardan üretilirken, tablonun yüzeyine fotoğraf basılarak ortaya çıkıyor. Ayrıca, Bickerton’ın renkli peyzaj çalışmaları, üç boyutlu göz küreleri ile kaplı, kültürel ve artistik hassasiyetleri barındıran etkili çalışmalardı.


print