NİSAN’DA ÖNE ÇIKANLAR

İstanbul sanat ortamı da baharın getirdiği canlılıktan etkilenmiş görünüyor. Pek çok galeri, iddialı Nisan sergileriyle kışın rehavetini üzerlerinden atmışlar.  Sizler için Nisan ayında gezdiğim bir çok sergi arasından en öne çıkan isimleri derledim.

Arter’deki üçlü solo sergiyi duymayan, görmeyen kalmamış olabilir. Ancak Amerika’da yaşaması sebebiyle, bu sergiye dek ismine pek aşina olmadığımız Bahar Yürükoğlu’ndan bahsetmeden geçemeyeceğim. Giriş katta açılışı yapan genç sanatçı Bahar Yürükoğlu’nun ‘Devridaim’ isimli sergisi Duygu Demir küratörlüğünde gerçekleşiyor. Yürükoğlu, Kuzey Kutbu’na yaptığı seyahatlerdeki deneyimlerinden hareketle ürettiği işlerinde, renk, ışık ve ses ile çarpıcı kurgusal mekanlar yaratmış. Doğal ile yapayın uç noktalarını bir araya getirerek yarattığı bu alanlara sanatçı “neo scapes” adını veriyor. Sergide görmeden geçmemeniz gereken eser ise “Seyrüseferci” isimli video çalışması. Sovyet Dönemi’nden kalma, terkedilmiş bir kasabada sıra dışı kıyafetleriyle yürüyen kişinin, sanatçının ta kendisi olduğunu öğrenince siz de benim kadar etkileneceksiniz. Sergiyi, 15 Mayıs’a kadar ziyaret edebilirsiniz.

Bahar_Yurukoglu_Arter_4

Sergi turuna Şişhane tarafında devam ettiğimde, Art On İstanbul’un yeni mekanında açtığı Kemal Seyhan sergisini izleme fırsatım oldu. Küratörlüğünü Necmi Sönmez’in yaptığı sergi, saf ve soyut resmin geleneği içinde kalmaya özen gösteren sanatçının son dönem işlerini bir araya getiriyor. Özellikle büyük boyutlu tuvallerin ihtişamlı görselliği beni çok etkiledi. Farklı doku, form ve monokrom renklerle geliştirdiği çok katmanlı çalışmaları, bana göre soyut resmin en başarılı örneklerinden. Çalışmalarına hem Viyana hem de İstanbul’da devam eden sanatçının “Beklerken” isimli sergisini 30 Nisan’a dek  izleyebilirsiniz.

Rotamızı Akaretler civarına çevirdiğimizde C.A.M. Galeri’de açılan Neslihan Başer sergisi dikkat çekiyor. “Kalpten Duyulan” adlı ikinci solo sergisinde Başer, doğa, kadın ve aidiyet kavramlarının birbiriyle olan ilişkilerine romantik ve melankolik bir bakış açısı kazandırmış. Sanatçının, kendi nakış ve dikiş makinaları ile ürettiği farklı dokulardaki işlerine, önceki üretimlerine göre teknik açıdan zenginlik kattığını farkettim.  Doğanın içerisinde yalnız konumlandırılmış insan figürünün yanı sıra manzara görünümlü tasvirler de üretmiş. Ancak kanımca çalışmaların esas etkileyiciliği, tüm bu figüratif resimlerin, farklı bir yaklaşımla izlendiğinde soyut imgelere dönüşmesinde yatıyor. Neslihan Başer’in yoğun bir biçimde işlenerek iç içe geçmiş nakışlar ve iplikleri, bana, hepimizin zihnindeki duygu ve düşüncelerin girift ilişkisini hatırlattı; bu açıdan sergiyi derinlikli buldum. 30 Nisan son gün, kaçırmayın derim.

neslihan başer2

Yine Akaretler bölgesinde, Kuad Galeri’de devam eden Dilara Akay’ın kişisel sergisini de 30 Nisan’a kadar görülecekler listenize ekleyebilirsiniz. Sanatçı, yapıtlarında, özyaşam öyküsündeki bir bellek üzerinden ailesine ait değerli kalıntıları ve bu kalıntılara ilişkin çağrışımları aktarıyor. Gerçeküstü yöntemlerle canlandırılan nakış işleri, heykel, kabartma, desen ve fotoğraflar ile açık bir diyalog halinde. Bu durum izleyici olarak sizin de eserler arası iletişime dahil olmanızı sağlıyor. Bu yönüyle sergiyi yaratıcı buldum.  Kuad Galeri’nin sergi dışı üretimlere yer verdiği Edisyonlar bölümünde ise Beyza Boynudelik’in videosunu izleme fırsatı buldum. Daha önce de sergilenmiş olan video hatırımda kalmıştı ancak vakit ayırıp izlediğimde, başarılı bir üretim olarak zihnimde yer edindi. Türkiye’deki güncel sanata, güncel sanatta kadının yerine dair fikir ve serzenişlerini ileten iç sesiyle Boynudelik, fasülye ayıklama eylemine mizahi ve düşündürücü bir anlam katmış.

kuad

Nisan ayına dair son keşfim ise genç küratörlerden Naz Cuguoğlu’nun Proto5533’te devam eden “İskenderiye’den Sonra Tufan” isimli karma sergisi. Ekin Bernay, Eşref Yıldırım, Jorge Mendez Blake, Meriç Algün Ringborg ve Sultan Burcu Demir’in işlerini bir araya getiren sergi, bilginin günümüzde dijital ve dijital-olmayan yöntemlerle kontrol altında tutuluş ve tasnif ediliş prensibini araştırıyor. Bu doğrultuda serginin adı da evrensel bilginin kaynağı sayılan İskenderiye Kütüphanesi’nden geliyor. İnternet çağında bilginin üretimi, korunması, kaynaklandırılması gibi soru ve sorunları farklı medyumlardaki işleriyle ele alan sanatçıların yaratıcı yaklaşımlarını izlemek için 23 Nisan son gün.


print