MAMUT TOP 10

Sanat ortamımızın en taze etkinliklerinden Mamut Art Project’i her yıl olduğu gibi bu sene de büyük bir merakla açılış günü ziyaret ettim.  Umut vadeden genç yeteneklerin neler yaptığını, üretimlerini, eğilimlerini görmek için bu etkinlikten daha iyi bir fırsat düşünülemez bence. Bu açıdan bizi geleceğin önemli sanatçılarıyla erkenden tanıştıran Mamut ekibini kutluyorum. Her sanatçının üretimini ayrı ayrı beğenmekle birlikte, benim kişisel zevkim ve sanatsal bakış açıma denk düşen ilk 10 ismi bu yazımda sizinle paylaşmak isterim.

Stantlar arasında özellikle farklı teknik ve malzemeleri bir arada kullanabildiğini gördüğüm sanatçılar dikkatimi çekti. Bu açıdan Gözde Becerikli’nin işlerini oldukça beğendim. Deney tüpleri içerisindeki bitki enstalasyonları hassas ve ömrü kısıtlı doğa parçalarının korunabilirliği ve birer obje gibi saklanabilirliği üzerine izleyici düşündürüyor. Bunun yanı sıra üç kanallı video çalışması ise daha kişisel bir hikayenin aktarımını yine doğal olanın yapı-bozuma uğraması fikri üzerinden yapıyor. Geçirdiği bir ameliyatın izlerini hala taşıyan sanatçının, bu travmatik süreç ile başa çıkışını, yüzleşmesini ve barışma çabasını yalın ama bir o kadar çarpıcı görüntüler ile paylaşması beni çok etkiledi.

Gözde Becerikli 2015

Farklı medyumları kullanan bir diğer isim Berna Tonyalı idi. Kadın olarak hem toplumsal hem bireysel bir varoluş hikayesini, görünmez olmaya zorlanmışlığı ve varlığına yapılan pasif saldırıyı kameraya aktarmış. Gizemli bir film izliyormuşum gibi hissettiren bu videodaki gergin atmosfer, sanatçının duygularını en iyi şekilde yansıtıyordu. Stant yerleştirmesini tamamlayan fotoğraf ve eski zamanlardan kalma, beyaz elbiseye bir de tuval resmi eşlik ediyordu. Barok dönem renk ve ışık özelliklerini taşıyan resimde, kanlı bir yırtıcı kuşun başını insan büstüne yerleştiren sanatçı, doğadan aldığı ilhamı günümüzde alışık olduğumuz kötücül hislerle birleştirmiş. Gerçeküstü bir imgenin bana hissettirdiği derinlik zihnimi uzun süre meşgul etti.

1.2015jpg

Beni en çok heyecanlandıran işler ise Uluç Ali Kılıç’a aitti. Uzaktan baktığınızda vitray gibi görünen pencere formundaki çalışmalarında malzeme olarak plastik şişeleri kullandığını öğrenince beğenim daha da arttı. Yeni çağın camı olarak isimlendirdiği plastik şişelerin dünyada yarattığı çöp yığınlarına dikkat çekmek isteyen Kılıç, bize materyali dolayısıyla uzun yıllar kaybolmayacak bu malzemenin kullanımı hakkında sorumluluklarımızı hatırlatıyor. Hem malzeme hem de konu itibariyle özgün bulduğum bu yapay vitraylar benim favorilerim arasına girdi.

Uluç Ali Kılıç_Petsistence

Yeni medya işlerin arasında en çok dikkatimi çeken video çalışması ise Zeynep Birced’inki oldu. Kişisel bir ruh hali ve durumu bizimle paylaşan sanatçı, evinin salonunda rüzgarın esişiyle süzülen perdenin oluşturduğu renk cümbüşünü ve bu hareketin dinginliğini aktarmış. Tıpkı medcezir gibi gidip gelen perde, bana bir yandan huzur ve sükunet verirken bir yandan da tuhaf bir hüzün duymama neden oldu. Fondaki dalga sesleriyle görüntüleri tamamlayan Birced, görsel ve işitsel anlamda beni en çok uyaran çalışmalardan birine imza atmış diyebilirim.

Zeynep Birced 2015

Günümüz toplumunda hepimizin bir şekilde dahil olduğu günlük rutini başarılı şekilde gözler önüne seren Şener Yılmaz Aslan, gerçekçi fotoğraflarıyla beni oldukça etkiledi. Her gün yaptığımız basit gündelik detayların doğamıza aykırı oluşunu, gün geçtikçe makineleştiğimiz gerçeğini hatırlatmak isteyen sanatçı, bu yapay döngünün işleyişini başarıyla yansıtmış. Bu yönüyle, Aslan’ın duyarlı yaklaşımını takdir ettim.

Kağıt üzerine işler arasında Murat Balcı’nın çalışmaları hem siyasal hem de toplumsal temaları ele alışıyla beğenimi kazandı. Özellikle “Türkçede Sesli Harfler” isimli çalışması ülke olarak içinde bulunduğumuz baskı altına alınmışlık hissiyle mizahın çok dengeli şekilde birleşimi olmuş. Askerlik, milli eğitim sistemimiz, siyasi gündemimiz üzerinden eleştirel, görsel açıdan çini ya da minyatür resmi naifliğinde olup içerik açısından bu derece yoğun eserlerin ortaya çıkışı beni çok heyecanlandırdı.

Çalışmalarında siyasal eleştiriye yer veren sanatçılar arasında Esra İlbeyli’yi de favorilerim arasına aldım. Son günlerde sıkça duyduğumuz Yeni Türkiye ifadesini, yakın geçmişin politik figürlerini bize hatırlattığı çalışmasıyla yorumlayan İlbeyli, kadın cinayetleri, yolsuzluklar, zorunlu göç gibi konulara da çekinmeden değinmiş. Mevcut toplumsal ruh halimizin tercümanı diyebileceğim eserleriyle sanatçı, zihnimi meşgul eden bir diğer isim oldu.

Minimal görüntüsüyle ilgimi çeken stant Özcan Saraç isimli sanatçınındı. Tarihteki önemli siyasal, sanatsal ve bilimsel olayların yazılı görsel ve sesli kayıtlarını alarak bu oluşumları, en sade dil olan bilgisayar veri işleme diline aktaran Saraç, farklı bir konuyu ele alışıyla ilk 10 listeme girdi. Hitler, Beethoven, Einstein gibi isimlerin sesli kayıtlarını sıfırlar ve birlerden oluşan kodlara dönüştürdüğü çalışmaları, bizi varoluş nedenimizi sorgulamaya sevk eden farklı bir düşünsel deneyim alanı açmıştı.

Pentür çalışan isimlerden Deniz Defne Acerol’u da başarılı buldum. Tuval üzerine yağlıboya ve kağıt üzerine desenleri ile masalsı atmosferleri yeniden yorumlayan sanatçı, grotesk resimleri ile aradan sıyrılıyordu. Çalışmalarında işlediği konunun masumiyetine tezat olacak şekilde deforme bedenlere, sempatik olmayan figürlere yer veren Acerol, son dönemde gördüğüm tuval eserler arasında en özgün olanlarına imza atmış diyebilirim.

Sergiyi bitirirken karşıma çıkan yerleştirmeyi görünce hemen favoriler listeme eklemeye karar verdim. Zeynep Nal Sezer’in “Huysuz Arzuhalci” isimli çalışması, elinizi koyduğunuz yüzeyden stres seviyenizi ölçen, buna göre gündelik, basit dertlerinizi tespit eden sembolik bir mekanizma. Sistem bizim için seçtiği derdimize uygun birime dilekçe yazan bir arzuhalciyi temsil ediyor. Mizahi olduğu kadar düşündürücü nitelikteki bu enstalasyon, yaratıcı bir fikrin ürünü oluşu sebebiyle beğenimi kazandı.

Yeni isimler keşfetmek, onların farklı vizyonlarına tanık olmak benim gibi sizi de heyecanlandırıyorsa hemen  Küçükçiftlik Park’ın yolunu tutmalısınız. Mamut Art Project, 24 Nisan Pazar günü sona eriyor.


print