PERA MÜZESİ “Connecting the Dots”

6697401

giris-derya-kazan

Açıldığı günden beri keyifle takip ettiğim Pera Müzesi yazın son günlerini yaşadığımız İstanbul’da anlamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin sanat ve tasarım alanındaki çalışmalarına yer veren müze, bizlere günümüz genç sanatçılarının hem deneyimlerini hem de onların sanata farklı bakış açılarını sunuyor. 5 katlı olan binanın ilk iki katında müzenin kendi koleksiyonu kalıcı olarak sergileniyor. Bu koleksiyonların ilki Anadolu ağırlık ve ölçüleri, Kütahya Çini ve Seramikleri ve Oryantalist resim koleksiyonundan oluşuyor.

Osmanlı kültüründen etkilenmiş Avrupalı Oryantalist ressamların yapmış olduğu Osmanlı ve Avrupa elçileri portreleri de ayrı bir salonda sergileniyor. Bu portreler o dönemin toplumsal yapısı ve gelenekleri hakkında izleyenlere ipucu veriyorlar. Sergiyi dolaşırken Fransız elçisi Vergennes Kontu’nun Osmanlı giysileri içindeki portresi dikkatimi çeken çalışma oluyor. Pera Müzesi’nde yer alan ve mutlaka görülmesi gereken bir diğer eser ise Türkiye’nin en yüksek fiyata satılan eseri olan Osman Hamdi Bey’e ait “ Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı çalışması.

Güncel sergi salonuna vardığımda sanki bir zaman tünelinden geçerek günümüze ulaşıyorum. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi uluslararası öğrenci Trienali’ne ayrılan bu salonlarda;“ Dünyayı Gezen Çantalar”, “ Portreler”, “ Yerellik ve Evrensel Söylemler”, “Kamusal Alanı Paylaşmak”, “İstanbul’un Köpekleri”,” Sanatçı Günlükleri” ve “Bedende Noktaları Birleştirmek” gibi farklı başlıklar altında toplanan çalışmalarda, video, fotoğraf, yerleştirme gibi değişik medyalar kullanılmış.

Sergi geneline baktığımda bilgilendirilme, eserlerin sunumu, ışıklandırmasını çok başarılı bulurken, bazı öğrencilerin eserleri özellikle dikkatimi çekti. Bunlar arasında Alican Durbaş’ın Boğaz’da çekilen insan hayatında suyun öneminden yola çıkarak köprü ve şehir hattı vapurlarının iki kıtayı birleştirici özelliğini vurgulayan video çalışması, İstanbul’u anlatan dikkat çekici bir çalışmaydı. Serginin genel konsepti içinde yer alan kentsel dönüşüm bugünlerde İstanbul’da da çok tartışılan ve gündemde yer alan önemli konuların başında geliyor. Serpil Çetinkaya’nın kağıt üzerine karakalem haritada Bulgaristan’dan başlayarak Ukrayna’ya uzanan sınırları ve aralarındaki sınır ölçüsünü kuşbakışı yansıttığı çalışması da akılda kalan bir çalışmaydı.

Volkan Kızıltunç’un çalışması özellikle beni eskiye götürerek belleğimde kalan çocukluğuma dair anılarımı canlandırdı. Kızıltunç’un bir çocuğun anne ve babasıyla yaşadığı anları anlattığı “ Seni Özledim” başlıklı video çalışmasında kullandığı siyah makaraların üzerinde gidip-gelen görüntüler, belleğe dair çağrışımları yansıtıyordu.
İstanbul’da Haziran ayında yoğun bir şekilde yaşanan ve etkileri devam eden üzücü gezi parkı olaylarına dair çalışmaların sergilendiği mekanda kendimi ince teller üzerine mandallar ile tutturulmuş, gezi olaylarına dair fotoğrafların bulunduğu odada buluyorum. Fotoğraflarda yer alan görüntülerdeki insanların yaşadıkları gerçekler ve bu durum karşısındaki çaresizlikleri yakın geçmişte yaşanan bu olayları hafızamda tekrar canlandırıyor.

“Bedende Noktaları Birleştirmek “adlı salonda ise gençlerin kimlik arayışını sorgulayan fotoğraflarda bir yere ait olamama, yanlış anlaşılmak, aileden ya da toplumdan soyutlanmış gençlerin kendilerini farklı biçimlerde ifade ettiklerini görüyorum. Kanımca eserlerde kendi vücutlarını yaşadığı dünya ile iletişiminde bir araç olarak kullanan gençlerin yadırganmadan, özgürce yaşayabildikleri bir dünya tasviri yer alıyor.

Bir ayna vazifesi gördüğüne inandığım “Sanatçı günlükleri “başlıklı çalışmalar; öğrencilerin ruh hallerini, düşünce ve hayallerini gözlemlerini kısacası yaşamın gerçekliğini bize tüm çıplaklığı ile sunuyor.
Sergi sonunda giriş katındaki kafede sergi hakkındaki topladığım notları gözden geçirirken düşündüm ki; eğer müzelerin amacı kültürel ya da tarihsel değeri olan nesneleri toplayarak bizlere sunmak ise bu ufak özel müze bunu başarıyla yapıyor. Açıldığından bugüne her yıl ulusal ve uluslararası eğitim ve sanat kurumlarıyla işbirliği yaparak genç sanatçıları destekleyen sergiler düzenleyen Pera Müzesi ‘nin sergilerini kaçırmamanızı öneririm.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğrenci Trienali 22 Eylül’e kadar devam ediyor.


print