2016’NIN EN İYİLERİ

Pilot – Alican Leblebici

Akbank Günümüz Sanatçıları Sergisi ile ilk önemli çıkışını yapan sanatçı, üç ana eksen üzerinde kurguladığı sergisinde, estetikle şiddetin kesiştiği bir alanın sınırlarını çiziyordu. Dövmeler, oto-portreler ve beden-kimlik-suç politikaları temalı işleriyle karşımıza çıkan Alican Leblebici, bu yılın gelecek vaat eden isimleri arasında yerini aldı.

20151226182304-mementomorimug-shot

Rampa – CANAN

CANAN video, heykel, resim ve kolaj çalışmalarıyla, toplumsal hayatta iktidar savaşı, cinsiyet eşitsizliği, kadına yönelik şiddet gibi temalara değindiği kişisel sergisinde, baş role kendi bedenini koyarak ataerkil sistemi sorguluyordu. Erkek egemen dünyada çıplaklığı, hem cesur hem de korunmasız bir bireyin baskılara karşı varoluş mücadelesiyle özdeşleştiren Canan, 2016 yılına damga vuran sergilerden birine imza attı bana göre.

rampa-canan

ARTER – Bahar Yürükoğlu, Murat Akagündüz, Şener Özmen

Yürükoğlu, Kuzey Kutbu’na yaptığı seyahatlerdeki deneyimlerinden hareketle ürettiği işlerinde, renk, ışık ve ses ile yarattığı kurgusal ortamla beni büyülemişti. Bir üst katta yer alan Murat Akagündüz’ün tek renkliliğe dayalı çalışmaları ise görsel algımızda yarattığı sade bir ışık ve gölge oyunuyla aynı soğuk görüntüyü tamamlıyordu. Şener Özmen’in üç enstalasyonundan oluşan son sergi ile de zorlama bir ortaklık gözetmeden spontane bir uyum ve diyalog yakalanmıştı.

bahar_yurukoglu_seyruseferci_videostill01_2016

KRANK Art Gallery – Vadim Fiškin

2016’nın taze mekânı KRANK’ta açılan, Ali Akay küratörlüğündeki sergi, sanat ve teknoloji buluşmasının içerik açısından başarılı örneklerini sundu. Ses, ışık ve hareketli imgeleri kullandığı enstalasyonlarında, bilim, bireysel tecrübe, arzu ve hayal gücü arasındaki ilişkiyi inceleyen Fiškin, şiirsel bir üslup ile mizahi anlatımı birleştirmesiyle favorilerim arasına girdi.

fishkin_miss-christmas_2012_cor

SPOT Art Projects – “Domates Biber Patlıcan”

Üç farklı mekanda, üç ayrı konsept altında, gençlerin yeni üretimleri ile önde gelen sanatçıların işlerini bizlerle buluşturan projede, bugüne dair tema ve olayları Rönesans dönemi referanslarıyla betimleyen Burak Ata, güncel, politik konu ve figürleri odağına alan desenleriyle Eda Gecikmez, ulusal tarihin sembolik öğelerini ironik bir yaklaşımla ele alarak eleştirel bir müze ortamı yaratan Ünal Bostancı 2016’daki yeni keşiflerim oldu.

unal-bostanci

Alt Sanat Mekânı – Ahmet Öğüt

Bomontiada’nın tarihi atmosferine dahil olan Alt Sanat Mekânı’nda, son dönem heykel, yerleştirme ve video çalışmalarıyla yer alan Ahmet Öğüt’ün, kurumsal yaptırımlar karşısında bireyin direnişini hicivli bir bakışla yansıttığı sergisi yılın en iyilerindendi. Hem yerel hem de yurtdışı kaynaklı sosyo-politik temalar etrafında şekillenen sergide, İstanbul’un kültürel geçmişine buruk bir gönderme yapan, kültür-sanat mekânlarının tabelalarından oluşan yerleştirme hafızalara kazındı.

ahmet-ogut

SALT Galata – “Tek ve Çok”

1955’ten 1995’e Türkiye’de üretim ortamı özelinde maddi kültür tarihimizi masaya yatıran sergide, hepimizin yakından tanıdığı kurumların tarihçesi ışığında, otomotiv, beyaz eşya, mobilya, oyuncak, kırtasiye, giyim, tekstil, gıda, züccaciye ve temizlik endüstrilerinden döneme dair ikonik ürünlerin hikayeleri bir araya getirilmiş. İzleyiciye nostaljinin ötesinde bir gündelik yaşam kültürü okumasının kapılarını açan sergi, kolay unutulmayacak cinstendi.

tek-ve-c%cc%a7ok-08-09-2016-001

ARTER – Nil Yalter

Yalter’in çok yönlü sanat pratiğinin en başarılı örnekleri niteliğindeki resim, kolaj, fotoğraf, yerleştirme, video, performans gibi farklı medyumlardan eserleri bu yıl izleyiciyle buluştu. Türkiye çağdaş sanatının öncü isimlerden Nil Yalter, bu topraklara ve bu coğrafyaya ait meseleleri konu edindiği çalışmalarıyla 2016 sanat gündemine canlılık getirdi. Üretimine konu ettiği kavram, olgu ve olaylarla günümüz sanatının en duyarlı ve yaratıcı isimlerinden birini izlemek harikaydı.

harem-video

Zilberman Gallery – Azade Köker

Sıra dışı tekniğini her zaman beğendiğim Azade Köker, katmanlama ve yeniden işlemeyle görüntünün mükemmelliğini bozarak yüzeyin olanaklarını yeniden yorumladığı çalışmalarıyla karşımıza çıktı. Doğayı kültürel yapının bir öğesi olarak ele alan sanatçının, doğanın insanlar tarafından müdahaleye uğramış halini izleyiciye gösterdiği sergisi, bu yılın en iyileri arasında bana göre.

azade-koker

Pi Artworks  – Yuşa Yalçıntaş

Sanatçının gerçek dışı mekan tasviri ve çocuk figürleri ile betimlediği mistik ritüeller, mitoloji, felsefe gibi alanların ışığında, inanç ve davranış bilimi kavramlarını irdelediği sergisi, beni oldukça heyecanlandırmıştı. Resim ve yerleştirmelerden oluşan semboller bütünü niteliğindeki çalışmaların görsel ve kavramsal derinliği, zihinlerde yepyeni kapılar açan etkileyici bir deneyim yaşattı.

_mg_8829

Depo İstanbul – Ali Cabbar

Kendine has biçimsel üslubunu siyasi arenanın malzemeleriyle bir araya getirerek harika bir sergiye imza atan Ali Cabbar, yakın geçmişe ironik bir yolculuk yapmamızı sağladı. Türkiye’nin 70 yıla yayılan demokrasi serüveninde boy göstermiş partilerin afiş ve logolarından esinle üretilen çalışmalar, hicivli bir dil ile buruk bir nostaljiyi canlandırdı. Bugünkü politik gündem ile paralellikler taşıyan sergi, uzun süre hatırlanacak kadar başarılıydı.

ali-cabbar

Pera Müzesi – “Balkanlardan Gelen Soğuk Hava”

Balkan ülkelerinin özellikle yakın tarihine damga vuran, çalkantılı siyasi, toplumsal ve kültürel ortamı süresince ve sonrasında sanatçıların, söz konusu kritik gündemin etkilerini ele alış biçimlerini ortaya koyan sergiye hayran oldum diyebilirim. Küratörlüğünü Ali Akay’ın üstlendiği sergide, ait oldukları coğrafya ve kültürün izinde, politik ve sosyal izlenimlerini ustaca paylaşan sanatçılar arasında Maja Bajević, Anri Sala, Goran Djordjević, IRWIN ve Slaven Tolj çarpıcı işleriyle beni etkileyen isimler oldu.

maja-bajevic-sanat-ulusal-olmalidir-2012-video-750


print