UZAK DOĞU’DA EVRENSEL BİR KULÜP

Uzak Doğu’da tüm hızıyla yükselen bir sanat ortamı var. Çin ve Şangay’ın ardından şimdi de Güney Kore, her geçen gün zenginleşen yaratıcı gündemiyle ilgiyi üzerine topluyor. Uzak Doğu’daki fuarları, bienalleri ve sanatsal üretimleri bir süredir zaten takip ediyordum, ancak bizi yakından ilgilendiren bir sergi haberi bu bölgeye kayıtsız kalmamamız gerektiğinin göstergesi oldu.

Güney Kore’nin metropolleri arasında sayılan Gwangju şehrinin en genç kültür kurumu Asia Culture Center, düzenlediği grup sergisi “Club Monster”da Halil Altındere’nin iki video çalışmasına yer veriyor. Şahsen gidip ziyaret etme şansım henüz olmasa da Halil Altındere’nin her iki işini de izlemiş biri olarak diyebilirim ki; bölgenin sanat ortamına iddialı bir giriş yapmanın yanında, böyle sıra dışı bir sergide yer alması global çağdaş sanat sahnesindeki yerini sağlamlaştırdı. “Homeland” isimli videosunu, ilk gösteriminin yapıldığı 9.Berlin Bienali’nde görmüş ve çok etkinlenmiştim. Diğer çalışması “Siren”in dünya prömiyerini de bu sergide yapan Altındere, “Club Monster” sergisinin yıldız isimleri arasında sayılıyor.

bb9_halil-altindere_homeland_img_4070

Sergi, günümüz sanat pratikleri ile popüler müziğin ortak noktalarını irdeleyerek, aralarındaki temasın keşfine dair oldukça yenilikçi bir bakış açısı sunuyor. Çeşitli janrlar içerisinde insan hakları, dönemin ruhu, travma/iyileşme ve empati/sempati gibi anahtar sözcükler üzerinden tarihte daima tekerrür eden temalara değinen sergi, popüler müzik kültürü ve çağdaş sanat üretimi arasında gelişen diyaloğu ele alıyor. Küresel düzeye ulaşmış endişeler, baskı unsurları, terörizm, göçmenler, cinsiyet eşitsizliği, savaş, işsizlik, ırkçılık, yoksulluk ve kültürel gerilim hem çağdaş sanatın hem de popüler müziğin dışavurumlarında sıkça değindiği konular. Sergi, tüm dünyanın içerisinde bulunduğu savaş, terör tehdidi, sosyal eşitsizlik gibi travmatik durumlarla mücadele eden insanların hikayelerini temeline alan pop müzik ve güncel sanat eserlerinden bir seçki sunuyor. Adını Metallica’nın “Some Kind of Monster” parçasından alan sergideki canavar ifadesi, insanlığın karşı karşıya kaldığı kolektif travmalara işaret ediyor. Her bir bireyin özgün hikayesi ışığında, insan hakları ve empati konularındaki güncel kavrayış ve yaklaşımları çözümleyen sergi, merhamet ve sempati duyguları aracılığıyla, bu canavarların çeşitli yüzlerinin aslında kendi yüzlerimiz oldu gerçeğini bize hatırlatıyor. Sergide vurgulanan bu çok sesliliğin, dünyayı ve sınırsız enerjiyi dönüştürecek potansiyel bir güce sahip olduğunu düşünenlere katılıyorum. Tam da bu yüzden serginin başlığı dünyanın kendilerine sunduğu zorlukların altından cesurca kalkmayı başarmış kişilere övgü niteliği taşıyor. Sergideki yapıtlar ve seçilen müzikler, bireysel öykülere ve onların ruhlarına ışık tutuyor. Popüler kültüre ait bir dilin söylemlerinden olan ve serginin mizacıyla birebir uyumlu olduğunu düşündüğüm “kulüp” terimine iki katmanlı anlam yüklenmiş. Bir yanda aynı çağın görsel, işitsel pratiklerini kullanarak bir nevi ortaklık meydana getiren “sanatçılar kulübü”, diğer yanda sergi tasarımında tercih edilen eğlence mekânı tadındaki atmosfer. Serginin fiziksel kurgusundaki iç mimari motifler, adeta bir rock kulübünü andıran öğelerle desteklenmiş. Yeni jenerasyonun bir zamanlar “takıldığı” mekânlara benzeyen bu kulüp, şimdilerde  çok amaçlı bir sanat alanı olarak daha geniş kitlelere hitap eden ve ziyaretçilerin müzik ve çağdaş sanat deneyimini bir arada yaşayabileceği bir ortama dönüştürülmüş.  21 sanatçı ve 50 müzisyeni bir araya getiren sergi, dünyanın dört bir yanından insanlara, zorlayıcı yaşam yolculuğunda kendilerine azmetme cesareti veren müziğin teşvik edici yönünü de öne çıkartıyor. John Lennon’ın efsanevi “Imagine” şarkısının seçilmesi bu noktada güzel bir örnek olmuş. Büyük bir coğrafyayı sarsan terör olayları sonucu, bu şarkının daha da anlamlı hale gelerek bir duygu birlikteliğine sebep olduğunu söyleyebiliriz. Barış dolu bir geleceğe dair umutlarını yeşertmek isteyenler için güzel bir destek.

darbotz-concrete-jungle-graffiti-2016

Sergide, Pipilotti Rist, Yoko Ono, Simon Faithfull, Darbotz, Arvin Nogueras ve Uzak Doğu’dan da pek çok ismin başarılı çalışmalarına yer veriliyor. Onlara unutulmaz müzikleriyle eşlik edenler ise Bob Dylan, Pink Floyd, U2, John Lenon, Eddie Vedder, Silvio Rodriguez, Metallica, Mikis Theodorakis, Mercedes Sosa ve diğerleri. Bu noktada Halil Altındere’nin “Siren” isimli video çalışmasının kendi başına hem müzikal hem de görsel bağlamda derinlikli bir iş olduğunu belirtmek isterim. Nostaljik İstanbul dönemlerindeki panayırlarda deniz kızı olarak çalışmış bir kadın, ezberimizi bozan transeksüel bir deniz kızı ve masallarda alıştığımız nitelikte bir deniz kızını takip eden mafyatik erkekler gibi figürlerle dolu çalışmanın her detayında başka bir göndermeye rastlamak mümkün.

siren_still-1

Mitolojiden cinsel kimliğe, erkek egemen toplumun davranış normlarından cinsiyet eşitsizliğine dair pek çok tartışmalı alana değinen Altındere, büyüleyici bir görselliğin arkasına özgün eleştirel yaklaşımını yerleştiriyor. Fondaki opera müziğinin inişli çıkışlı işitsel yapısı, videodaki masalsı anlatım ile birleşince ortaya serginin başlığına ve konseptine yakışır bir eser çıkmış. Türk çağdaş sanatçılarımızın böyle önemli seçkilerde varlık göstermeleri beni her zaman gururlandırıyor. Örneklerin çoğalmasını diliyorum.

img_8926

Bu sergi vesilesiyle iyice radarıma giren Uzak Doğu sanat ortamını daha yakından izlemek amacıyla bir seyahat planlamak hedefindeyim. Şimdilerde Asya’nın yaşam ve kültür merkezi olma girişimiyle yola çıktığı söylenen Gwangju’yu da listeme aldım. Kentin en önemli kurumlarından Asia Culture Center ise kültürel alışveriş ve işbirliğini destekleyici bir kurum olarak yenilikçi yaklaşımından doğan vizyonuyla, yaratıcı disiplinlere sahne oluyor. Kültürlerarası diyaloğun gelişimi için de bu tür kapsamlı projelere imza atan mekân, müziğin ve sanatın iyileştirici gücünü bize yeniden hatırlatan “Clup Monster” sergisiyle takdiri hak ediyor. Yolunuz düşerse sergiyi 26 Şubat 2017 tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz.


print