HAFTANIN SERGİLERİ

Hafta sonu programınıza dahil etmeniz için 2017 yılının kapanışını yapan sergilerden bir derleme hazırladım.

KRANK Art Gallery, Irmak Canevi ve Zeren Göktan’ın “0 536 075 56 83” adlı ortak sergisine ev sahipliği yapıyor. Eserlerini, yaşadıkları şehre ve şehre dair gündelik detaylar üzerine kurgulayan iki sanatçı, iki farklı üretim pratiğinin benzer bir perspektiften çıkan söylemini izleyiciyle paylaşıyor. Zeren Göktan’ın fotoğrafları ve Irmak Canevi’nin enstalasyonları ile zenginleşen sergide, şehir dokusunda çokça karşılaştığımız telefon numaralarından biri, temsili bir özneye dönüşerek baş role oturuyor.

Irmak Canevi’nin hazır bir nesneyi işlevsizleştirerek hem biçimsel hem de kavramsal açıdan yapı-söküme uğrattığı yerleştirmesi; izleyiciyi, üretim, tüketim ve sanat yapıtının kimliği ve sınırları gibi konular etrafında düşünmeye çağırıyor. Canevi’nin “Usta İşi” serisindeki soyuta uzanan büyükşehir anlatısı ise Zeren Göktan’ın “Arka Bahçe” fotoğraflarında somutlaştırılmış bir hikâyeye dönüşüyor. Ortak sergi yapmanın oldukça zorlayıcı tarafları vardır ancak burada her iki sanatçının, birbiriyle paralellik taşıyan dünyayı algılama biçimi, ifade yöntemlerinin altında ezilmediğinden güzel bir doku uyumu olmuş diyebilirim. Sergiyi 6 Ocak’a kadar ziyaret edebilirsiniz.

Öktem&Aykut ise Borga Kantürk’ün 2012 yılından sonra Türkiye’de gerçekleşen ilk kişisel sergisi “geçip giderken…” ile izleyiciyi buluşturuyor. Fotoğraf, desen, resim ve yerleştirmeleriyle sergisini şekillendiren sanatçı, bir yandan zamanın tüketilmesine, üretilmesine, değişken hızına ve geçişkenliğine odaklanırken diğer yandan zaman kavramına nasıl refleksler geliştirebileceğinin farklı tariflerini arıyor. Güncel sanatçı, arşivci, küratör ve tam zamanlı bir akademisyen olarak geçirdiği zamanı sorguladığı sergisinde Kantürk, çoğu kez zorunlu bir uzlaşı halinde birbirine geçen bu farklı kimliklerin açılımına odaklanıyor. Sahip olduğu anlatı biçimiyle otobiyografik bir nitelik taşıyan sergi, sanatçının “günlük/gündelik” olanı yeniden tanımlama çabasına ışık tutuyor. 6 Ocak tarihinden önce mutlaka görülmeli.

Ryan Schude’nin x-ist’te gerçekleşen ikinci kişisel sergisi “Fact & Fiction” yine bu haftanın dikkat çekenlerinden. Sanatçının, 15 yıldır üzerinde çalıştığı ‘Tableaux Vivants’, ‘Them & Theirs’ ve ‘Portraits’ serilerinden oluşturduğu seçki, gerçeğin ve kurgunun doğal bir akışta iç içe geçtiği çarpıcı sahnelerle izleyiciye sürreal bir dünyanın kapılarını aralıyor. İşlerinde, stilize edilmiş bir gerçeklik algısı yaratarak farklı karakterlerin hikâyesini, kendi belleğine kazınmış anlar üzerinden yeniden yorumlayan Schude, fotoğraflarına hakim olan sıra dışı görsel estetiğiyle ilgiyi hak ediyor. “Fact & Fiction” 23 Aralık tarihine dek x-ist’te görülebilir.

Pilot ise Tarık Töre’nin “Whellkom” isimli sergisiyle 2017 yılına veda ediyor. Birbirine geçen devirlerin ayırdına varılamadığı, insanların bir araya geldiği, kalabalıkların büyüdüğü, yürüyüşlerin uzadığı bir manzarada, ilk bakışta tanıdık ancak tuhaflığıyla izleyiciyi içine alan resimlerin sahibi Töre; zamana, mekâna ve ölçeğe dair algımızla oynuyor. Farklı zaman tünellerinden seçtiği motifleri tek bir çalışmada toplayarak kişisel mitolojisini inşa eden sanatçı, belirgin bir karmaşa ile geleceğe dair yoğun bir umut arasındaki ince dengeyi görmeye davet ediyor bizi. 23 Aralık son gün.


print