İKİ SERGİ, İKİ GÜÇLÜ ESER

Mart ayının sonuna yaklaşırken sanatseverlere merhaba diyen iki etkileyici sergi, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’na yolu düşenleri bekliyor.

Pi Artworks İstanbul, İran’dan yurtdışı çağdaş sanat sahnesine açılan en önemli kadınlardan birini, Parastou Forouhar’ı ağırlıyor. İran İslam Devrimi’nin ardından güzel sanatlar eğitimi için Offenbach’a yerleşen sanatçı, üretimlerinde, doğduğu ülkenin ve buna paralel rejimlerin sebep olduğu evrensel terör, şiddet, savaş ve baskı ortamına yönelik keskin dilini sakınmayan bir isim. Eserlerinde neredeyse hepimizin aşina olduğu trajik konuları gündeme getirmesi sebebiyle benim dikkate değer bulduğum sanatçılardan diyebilirim. Ancak Forouhar’ın hayranlığımı kazanan bir diğer yanı, Batılı sert bakış açısına hapsolmadan, Ortadoğu’ya dair ortak eleştiri noktalarında Oryantalizm tuzağını ve bu kılıfla yaratılan “öteki”leştirmeyi de hedefine alması. Pi Artworks’te sergilenen “Written Room” isimli yerleştirmesi tam da bu çelişkili algıyı konu ediniyor. Çağdaş sanat ortamında yeni bir cazibe alanı olarak Ortadoğu kültürü ve sanatına yönelik ilginin samimiyetini sorgulayan Forouhar, “White cube” niteliğindeki bir galeri mekânını doğulu bir estetikle bezemiş diyebilirim.  Zeminden tavana, duvardan duvara, yatay ve dikey her yönde serbestçe kendine yer bulmuş Farsça yazılar, bir süre sonra sizi kuşatan zarif süslemelere  dönüşüyor. Ancak bu büyülü alana kendinizi kaptırmanızı engelleyen, yere saçılmış pinpon topları, zihninizdeki tüm okumaları alaşağı ediyor. Sanatçının fiziksel varlığından bağımsız bir performans olarak da nitelemeyi seçtiğim bu iş, yalın ve ince referanslarıyla beni kendine hayran bıraktı. Daha önce 7. Asia Pacific Çağdaş Sanat Trienali (Avusturalya), Fondazione Merz Turin (İtalya), Avustralya Yahudi Müzesi, Kunsthalle Saarbruecken (Almanya), 4. Selanik Çağdaş Sanat Bienali (Yunanistan), Villa Massimo Roma’da (İtalya) ve Museum of Fine Arts Ghent’te (Belçika) sergilenen bu yerleştirmeyi ülkemizde görme fırsatı gelmişken kaçırmayın derim. 10 Mayıs’a kadar ziyarete açık.

Galeri Nev İstanbul ise çok beğendiğim video sanatçılarımızdan Ali Kazma’nın “Çay Saati” isimli sergisine yer veriyor. Sanatçı, bir anlamda ilk denemesi sayılabilecek, sergiye de adını veren senkronize ve 3 kanallı çalışmasında, Paşabahçe Cam Fabrikası’nda gerçekleştirdiği çekimlerden yola çıkıyor. Üç yüz bini çay bardağı olmak üzere, günde toplam bir milyon ürünün üretildiği bu fabrikaya dair izlenimlerini neredeyse soyut görüntüler olarak izleyiciye sunan Kazma, müthiş etkili bir mekân-zaman-ritim-ses döngüsü yaratıyor. Sergi alanına girer girmez karşıma çıkan dev triptik videoyu, ilk andan itibaren hipnotize edilmiş gibi izledim.  Birbirinden farklı ama muazzam bir görsel uyum içinde olan bu üçlü sahneler, kusursuz çalışan bir makinanın dişlisi gibi hissetmenize neden oluyor. Öyle ki bir anda kopup mekândan çıkmayı başaramıyorsunuz. Burada Ali Kazma’nın hareketli imge kullanımında ne denli usta olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Her an renk, form ve kompozisyon açısından birbirinden güzel soyut fotoğraflar görme şansı yakalayabileceğiniz bu çalışma, süregiden zamanın onun nesnesi olan bizlerle ilişkisine dair düşünme fırsatı veriyor.  29 Nisan tarihine dek görmenizi tavsiye ederim.

 


print