LONDRA SERGİLERİ 2015

ROYAL ACADEMY OF ART – Richard Diebenkorn

Richard Diebenkorn’un sergisini görmeye gittiğim Müze’nin avlusunda yer alan Frank Stella heykeli görülmeye değerdi. Cila ve petine edilmiş alüminyum, şişme alüminyum yıldız ve tik ağacından üretilmiş yıldız şeklindeki heykeller anıtsal nitelikteydi. İki ya da üç boyutlu çalışmalar konumlandığı mekanın adeta sınırlarını araştırıyor. Birbirine kontrast olan bu iki malzemenin beraber kullanılması hem bir gerilim yaratmış hem de ahenk duygusunu beraberinden getirmiş. Amerikalı sanatçı Richard Diebenkorn’un pastel tonlardaki paletinden çıkmış eşsiz tabloları ise 7 Haziran tarihine dek Royal Academy Of Art’ta izleyenlerini bekliyor. Sanatçının pastel renklerdeki paleti ve soyuta yakın kompozisyonları O’nun mekan ve ışığı ne denli başarılı bir şekilde kaynaştırdığını gösteriyor izleyenlere. Sergi soyut ile figürasyon arasındaki geçişi görebileceğimiz 60 önemli eseri kapsıyor.

HAUSER & WIRTH GALLERY – Diana Thater – Life is a Time / Based Medium

Hinduların, haç yolculuğunu yaptığı kutsal şehir Galtaji Tapınağı’nda çekilen video estalasyonu öne çıkan bir işti. 18. yy pavillion ve sütunlarda yaşayan ve oranın kutsal yerlisi maymunların yaşadığı çevreyi ele alan deneysel bir çalışma. Dökümantasyon niteliğindeki bu eser soyut, heykel ve mimari öğeleri dolaylı olarak gerçekler ile temsil ediyordu.  Bu video yerleştirmede tapınakta yer alan su göleti, gerçek ile hayal arasında gidip gelen insan bilincini yansıtıyor.

MAZZOLENİ GALLERY – Enrico De Paris

Yaşadığımız gezegende bio teknoloji ve elektronik kavramlarla yaşanan değişimleri ele alan renkli tablolar ve heykeller Çağdaş İtalyan sanatının en güzel örneklerindendi. Sembollerin yer aldığı, kendine özgü bir dili olan dijital işler biyoloji, şiir, sosyoloji, tarih, jeopolitik ve tasarım gibi konu başlıkları altında toplanıyor.

SAATCHI GALLERY – COLLECT 2015

Farlı tasarımcıların farklı disiplinlerde ürettiği eserleri kapsayan sergi gerçekten çok iyi bir arşivdi. Zaha Hadid’in ahşap işleri sergide ön plana çıkan eserlerdendi. Yayoi Kusama’nın tarzını andıran seramik sanatçısı Harumi Nakashima’nın seramik çalışmaları ve Yoshiro Kimura’nın porselen işleri aklımda kalan diğer işlerden.

ALBEMARLE GALLERY / Masters Of Light / Moto Waganari & Ben Johnson

Ben Johnson’un tabloları mekan ve zamana dikkat çeken çalışmalar. Mimari öğeleri barındıran işlerde ışık ön planda, zamanın durduğu, donmuş anlar ve geometrik yüzeyler, kat kat uygulanmış boyalar, ve cila ile parlatılmış yüzeylerdeki her tablonun arkasında bir hikaye vardı.

Moto Waganari heykelleri de trasparan, vücut kontürlerini gösteren üç boyutlu heykeller, ışık ve gölge oyunu ile iki boyuta indirgenmiş sofistike, naif ama bir o kadar gösterişli heykellerdi.

WHITE CUBE /  Christian Rosa

Bu soyut tablolar sanki otomatik birer yazılım gibiler. Minimal bir dilin hakim olduğu eserler düz tuval üzerine farklı malzemelerle aktarılmış.  Tek başına izole olmuş elementler, tuval üzerinde sanki bir şeylerin başlangıcını işaret eder gibi. Oldukça kendine has bir dile sahip olan bu resimlerdez; kareler, düz çizgiler, renk, çocuksu hatlar ve farklı kompozisyonları barındırıyor. Bu elementler bina, sokak, ya da insan yüzleri olarak okunabilir.

 

V&A MUSEUM / Alexandre McQueen

Ani ölümüyle moda dünyasını yasa boğan ünlü tasarımcı Alexander McQueen’in tüm kariyerini kapsayan retrospektif sergisi Londra Victoria & Albert Müzesi’nde izlenebilir. Vahşi güzellik isimli bu sergi daha önce gördüğüm moda şovlarına hiç benzemiyordu.  İskoçya milliyetçi ruhunu yansıtan ekose kumaşla kaplanmış ahşap panellerde, kuru kafalar ve kemiklerle bezenmiş ilkel Afrika kabile esintilerini taşıyan duvarlarda, yüzleri fetiş deri maskelerle kaplı mankenlerin bulunduğu gotik odalarda dolaşırken adeta bir büyünün etkisine kapılmış, neredeyse kendimden geçmiş haldeydim.

 

WATERHOUSE DODD GALLERY / Trevor Bell

Sergi turumu ise Waterhouse Dodd Galley’de Trevor Bell’in soyut geometrik eserleri ile bitirdim. Sergi 30 Mayıs tarihine dek görülebilir.


print