NİSAN’DA ÖNE ÇIKANLAR

İstanbul’un en özel yapılarından biri; Galata Rum Okulu, güncel sanatçılarımız arasındaki en parlak isimlerden Ahmet Doğu İpek’e ev sahipliği yapıyor. Muazzam bir birleşime tanık olacağınız “Günler”, sergi mekânına dönüştürülmüş bir okulda, resimden enstalasyona uzanan pratiğiyle adeta çağdaş sanat dersi veren genç bir yeteneğin ikinci kişisel sergisi.

Aşina olduklarımızın yanı sıra son dönem çalışmalarını da izleyiciye sunan Ahmet Doğu İpek, suluboya, taş baskı, grafit çizim gibi tekniklerde ürettiği birbirinden etkileyici işleriyle ağırlıklı olarak kullandığı kâğıda ustaca hükmedebildiğini göstermiş. Malzemeyi resim dilini yansıtacak bir araç değil aksine onu oluşturan bir unsur gibi işleyen İpek’in, sergi hazırlık sürecinde her gün bir resim eklemesiyle büyüyen, 120 parçalık siyah soyut serisi bu ilişkiyi en güzel yansıtan işlerden bana göre. Sergiye adını veren bu serinin açtığı kapıdan içeri girdiğimizde ise “Yıldızlar” isimli muhteşem çalışmayla sanatçının iç dünyasından geçerek kendimizinkine dönüyoruz. Siyaha boyalı dev bir kâğıdın yüzeyindeki çentikler, bir yandan göz alıcı bir feza imgesine hayat veriyor, diğer yandan zihnimizdeki sınırsız boşluğu gün gün ele geçiren küçük oyukları görünür kılıyor. Sergilendiği karanlık odada seyrine daldığım resmin büyüleyici etkisini uzun süre hissettim diyebilirim. İpek, çatlamış ve dağılmak üzere olan kaya kütlelerini, altın tozu müdahaleleriyle onardığı desen çalışmalarıyla ise iyileştirmek, bir arada tutmak, işe yarar hale getirmek fikirleri üzerinden sembolik bir “tamir” gerçekleştiriyor.

Sergideki yerleştirmeler de en az resimler kadar etkileyici. Özellikle birinci katta yer alan iş, binanın mimari, tarihsel ve işlevsel belleğini dikkate alarak okunduğunda derin anlamlar kazanıyor. Galata Rum Okulu’nun 4. katındaki Açık Okul Kütüphanesi ise Erinç Seymen’in proje sergisini ağırlıyor. Resim ve heykelden oluşan yerleştirmesinde azınlıklarla özdeşleşmiş zanaatlerin ve ustalıkların dönüşümünü ele alan Seymen, meslek/emek türü ile kültürel kimlik ilişkisine katmanlı bir bakış sunuyor. Her iki sergi de 13 Mayıs tarihine dek devam ediyor.

Daima bana yeni keşifler yapma imkânı sunan Mixer’de iki genç ismin ortak kişisel sergileri devam ediyor. Sırma Doruk ve Deniz Derin Akıncı’nın işlerini buluşturan “Kapsama/Kavrama” sergisi, tek bir çatı altında iki farklı sanat pratiğinin uyumlu diyaloğuna sahne oluyor. Sırma Doruk’un psikanalitik teorinin gündelik hayata tezahürünü irdelediği çalışmalarını epey özgün buldum. Videolarındaki döngüsel imajlar ve farklı medyumlardaki yerleştirmeleri, bilinçaltı ve hafızanın gerçeklikle olan karmaşık ilişkisini sade bir dille sorgulatmayı başarıyor.

Diğer tarafta Deniz Derin Akıncı’nın yapıtları ise günlük yaşam rutinimizde yer edinmiş nesneler aracılığıyla cinsiyet rolleri, toplumsal kimlik ve statü gibi kavramları masaya yatırıyor. Kız-erkek kimliğini renklerle özdeşleştirerek tüketim olgusuna uyarlayan zihniyeti eleştirdiği işi ve pantone kataloğundan renklerle  sıralanmış bilgisayar mouse’u yerleştirmesi serginin öne çıkanlarıydı.

Sırma ve Deniz’in söylemlerini ayrı ayrı başarıyla iletmesinin yanı sıra ortak çalışmalarındaki bütünsellik de izleyici açısından tatmin edici. 29 Nisan’a dek devam edecek bu sergiyi kaçırmayın derim.


print