OCAK’TA ÖNE ÇIKANLAR

Yeni yılın ilk sergileri arasından öne çıkanları bu haftaki sanat takviminize eklemenizi öneriyorum.

İlk olarak Çukurcuma’daki yeni mekanına giderek Pg Art Gallery’e hoş geldin diyebilirsiniz. Porselen gibi dekoratif bir malzemeyi özgün çağdaş yorumuyla işleyen genç sanatçı Melis Buyruk’un “Bir-sürü” isimli ikinci kişisel sergisi izleyicisini bekliyor. Her birinde emeğin verdiği parıltıyı görebileceğiniz 15.000 adet porselen sinek figürünün birleşerek sanat eserine dönüştüğü sergide, beklenmedik bir imgenin verdiği görsel zevk sizi de şaşırtacak. Tek bir imajın içinde barındırdığı çoklu anlam sayesinde izleyici aynı anda pek çok zıt düşüncenin ve hissin kucağına düşüyor. Metaforlarla, “kitsch”e selam çakan bir estetik anlayışının görkemli ama mütevazı birleşmesini görmek için 15 Ocak son gün.

Taksim’e yolu düşenler Mısır Apartmanı’nı elbette es geçmemeli. Pi Artworks İstanbul, Carys Briggs ve Francis Field’ın ortak üretimi olan “p a r ç a l a n m ı ş p a r ç a p a r ç a l a r” isimli sergiye yer veriyor. Ashlee Conery küratörlüğündeki sergide, Briggs’in kumaş kullanarak ürettiği yapıtlarla, tasarımcı Field’ın Ocean  ismini verdiği ilk insan yapımı gezegen önerisi bir araya geliyor.  Sanatçılar, herhangi bir malzemeyi dönüştürme sürecinin aslında mimarinin ta kendisi olduğu fikrinden hareketle soyut görsel ifadeyle mimari bakış açısını birleştiriyor. Alışıldık formların ötesinde, doku ve yüzeyin baş rolde olduğu bir temsil ile değişen ekosisteme yönelik alternatif bir plan ortaya koyan Carys Briggs ve Francis Field’ın uyumlu birlikteliği izlemeye değer. Sergi 25 Şubat’a dek devam ediyor.

Yine Mısır Apartmanı’nda yer alan Zilberman Gallery, Heba Y. Amin’in “İki Şehir Arasındaki Mesafenin Gökbilimsel Tayini” isimli kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının, günümüz göç yollarının kentlerin gelişimine etkisini araştırdığı iki bölümlü projesinin ikincisi olan sergi, Jesus Flores’in anılarında hareketle şehirlerin kalıntılarını gözler önüne seriyor.  Yalın bir peyzaj ya da coğrafi görünüm izlenimi veren fotoğrafların derininde gizlenmiş alegorik yoruma ulaşmak, izleyici için seyir zevkini arttıran bir unsur. Amin’in ziyaret ettiği şehirlerden kartografik araştırma ve peyzaj gözetleme yöntemleriyle derlediği seçkisi, mimarinin sömürge geçmişiyle olan mücadelesine vurgu yapıyor.

heba-amin

Zilberman Gallery Proje Alanı’nda ise Zeynep Beler’in “Yazı Kalır” isimli sergisini ağırlıyor. Çıkış noktasını söz içermeyen, açık anlamlı bir yazı yazma türü olan asemik yazının oluşturduğu proje sergisi, sanatçının üretim pratiğinde yazının içerdiği farklı anlamlar üzerine düşünme sürecini irdeliyor. Beler’in asemik yazıdan ilham alan çalışmalarında, bilindik formlarla sınırlandırılmamış soyutlamaların işaret ettiği ipuçları çözümlenmeyi bekliyor. Her iki sergiyi de görmek için 18 Şubat’a dek vaktiniz var.

Yepyeni bir sanat mekânımız daha oldu. Küratöryel danışmanlığını Marcus Graf’ın üstlendiği Büyükdere35 isimli kültür sanat platformu açılışını, Ahmet Duru’nun “Köklerin Biyografisi” isimli sergisiyle yapıyor. Çalışmalarında doğa ve kent ilişkisinin büyüleyici örneklerini sunan Duru, bu kez ev-yaşam alanı çerçevesinde koruma/korunma kavramlarını sorguluyor. Bu taze mekândaki serginin son günü 25 Şubat.

908c3a28fe37fc23b1cb70f20f28352d


print