HAZİRAN’DA ÖNE ÇIKANLAR

Yaz ayları karma sergilerin dönemi desek yanlış olmaz. Ancak bu Haziran için size bilindik temaların ve üretimlerin dışına çıkan, aynı anda pek çok kaliteli eser izleme fırsatı bulacağınız kapsamlı sergilerden mini bir seçki hazırladım.

Akbank Sanat’ta açılan “Beni Bul” isimli fotoğraf sergisi bu ayın öne çıkanları arasında. Merih Akoğul’un küratörlüğünü üstlendiği sergi, çağdaş sanat adına yıldızlar geçidi gibi diyebilirim. Kezban Arca Batıbeki, Ahmet Elhan, Balkan Naci İslimyeli, Şükran Moral, Ferhat Özgür, Gül Ilgaz, Ali Kabaş bu isimlerden yalnızca birkaçı.

Sanat tarihinde spesifik bir janr olarak tanımlayabileceğimiz otoportre geleneğini, fotoğraf sanatındaki yansımaları üzerinden ele almak özgün bir yaklaşım olmuş. Üretim pratikleri, başvurdukları yöntem, teknik ve materyaller hayli farklı yerlerde konumlanan birbirinden başarılı sanatçılar, bu kez objektifi kendilerine yöneltmiş. Hayatı ve dünyayı algılayış biçimlerine dair samimi dışavurumlar olarak görebileceğimiz eserler, sosyolojiden sanata, felsefeden psikolojiye derin sorgulama ve yorumlamaların öznesi oluyor. Otoportrenin, çağdaş bakış açısından paylaşılmış fotoğrafik bir yolculuğu niteliğindeki sergi, sanatçı ile objesini, çeken ve çekilen olarak aynı karede birleştiriyor. Roland Barthes’tan Freud’a, türlü teorik yaklaşımların ışığında, fotoğrafçı ile modeli arasındaki ilişkiyi masaya yatıran sanatçıların iç dünyalarına dair arayış ve buluşların öyküsünü bizlerle paylaşıyor. 29 Temmuz’dan önce ziyaret edin derim.

Depo İstanbul ise karma sergi deyip geçemeyeceğimiz, izleyiciyi, kolektif üretimin sınırları üzerine düşünmeye davet eden bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Apartman Projesi grubunun 2016 yılında başladıkları ortak  bir çalışmanın ürünü olan “Kuşla Göz Arasında”, Selda Asal, Fatma Belkıs, Elmas Deniz, Borga Kantürk ve Merve Ünsal gibi kavramsal üretimlerini beğeniyle takip ettiğim sanatçıların ortak fikirsel ve biçimsel girişimi diyebiliriz. Serginin en önemli özelliği, süresi boyunca davet ve katılımlarla genişleyecek, zenginleşecek, içerik bakımından dönüşüme uğrayacak olması. Bir grup sanatçının, birlikte kafa yormayı, hareket etmeyi tercih ettikleri konulara dair bu süreçteki yöntem ve usullerini mercek altına almaları bana oldukça ilgi çekici geldi. Mekânın ilk katındaki “Gelen Kağıtlar” bölümünde basma ve çoğaltma araçları üzerinden baskı, sansür ve dilsizleştirilme gibi eylemler eleştiriliyor. İkinci kattaki “Televizyon” bölümü ise kurgulanan TV programı stüdyosu ortamıyla söz söylemenin eski ve yeni araçlarına dair zihin açıcı bir yönlendirmede bulunuyor. 16 Temmuz’a kadar yeni isimlerin katılımıyla, kolektif emeğin başarılı örneklerine kapı açan sergiyi mutlaka görmelisiniz.

Kasa Galeri, Hande Varsat, Aras Seddigh ve Meltem Işık’ın işlerini, beden, gerçeklik, kimlik kavramları ışığında bir araya getiren “Ne Hikaye?” sergisini izleyiciyle buluşturuyor. Bir sanat yapıtının hikaye anlatma ve sahibine ait birikim ve deneyimi paylaşma potansiyelini ele alan sanatçılar, kendilerine has görsel ifade biçimleriyle ortak bir dil yaratıyor. Bireysel bir mesele olarak kadın kimliğine değinen Hande Varsat, zamansız, mekânsız hikayeler anlattığı kurgularıyla Aras Seddigh, bedenin algılayışı ve algılanışı üzerine sorular soran Meltem Işık gayet başarılı bir iş çıkarmış. Görmek için 7 Temmuz’a kadar vaktiniz var.


print