ONU ÖLDÜR BENİ GÜLDÜR

Bitki ve çiçek motifleri ile bezeyip sunduğu, karanlık kompozisyonları ile tanıdığımız başarılı ve genç sanatçımız Ali Elmacı’nın x-ist’teki “Onu Öldür Beni Güldür” isimli üçüncü  kişisel sergisini bitmeden muhakkak görün derim. Tüm bu zıtlıkları barındıran, ilgi çekici ve merak uyandıran resimleri üzerine sanatçı ile yapmış olduğumuz röportajı sergi öncesi okumanızı da tavsiye ederim.

BÇ: 20 Aralıkta sona erecek olan “Onu Öldür Beni Güldür” isimli kişisel sergin hangi başlıklar altında toplanıyor?

AE ‘’Onu Öldür Beni Güldür’’, ‘’Büyü de Büyü’’ ve ‘’Senin En Güzel Halini Ben Bilirim’’ isimli birbiriyle bağlantılı üç ayrı seriden oluşuyor. Onu Öldür Beni Güldür’de iktidarın birey üzerindeki otoritesini, Büyü De Büyü’de, biat etmiş bireyin becerilerinin pozlamasını, Senin En Güzel Halini Ben Bilirim serisinde ise egemenlerin iktidar politikalarını kitleler üzerinde uyguladıkları manipülasyona değindim.

İktidarın kitleleri etkilemek üzere ilk müdahale ettiği alanın eğitim sistemi ve medya olduğunu vurguluyorsun, işlerinde ne tür imgeler bize bu tabloyu gösteriyor?

Bireyin doğumundan başlayıp iktidara gelene kadar geçen yetiştirilme sürecini ve  iktidar olarak diğer bireyler üzerinde kurduğu otoriteyi bir süreç olarak resmettim. ‘’Onu Öldür Beni Güldür’’ ve ‘’Büyü de Büyü’’ isimli serilerimde bu süreç açık seçik görülmektedir. Onu Öldür Beni Güldür I ile başlayan karton kutudaki çocuğun evrilerek, gül dövmeleriyle donatılıp sofralarda beslenmesinden iktidar sahibi olmasına, egemenlerin ağzındaki bıçakla birer tehdit unsuru oluşmasına kadar çeşitli imgeler kullandım.

Resimlerinde sıklıkla hayvan figürleri görüyoruz, bu serginde öne çıkardığın arı ve bal imgeleri neyi simgeliyor?

‘’Onu Öldür Beni Güldür IV’’ isimli resimdeki eşek arıları devletin güvenlik birimlerini temsil ediyorlar. Onların iktidarın cebindeki gülden beslenerek bal ürettiklerine yani faydalı olduklarına  inandırılmaya çalışılıyoruz. Öte yanda iktidar  iki kız çocuğunun eline tutturduğu bal peteğinden aldığı bir parmak balı izleyene gösteriyor. Bana göre o bal ya başka birinin hakkı ya da sahte. Yani gerek o bir parmak balın üretim süreci gerek bizatihi kendi sahte. Dolayısıyla birey dört bir taraftan sahteliklerle kuşatılmış durumda.

Resimlerindeki öğeler çoklukla karanlığı çağrıştırıyor ama bir yandan da her birinde farklı bir bitki habitatı ve desen olarak kullandığın çiçekleri görüyoruz. Bu zıtlık nereden doğuyor?

Devlet kaynaklı her tür olumsuz durum medya vasıtasıyla bizlere sunulurken manipüle edilir. Olaylar ya olduğundan daha önemsizmiş gibi gösterilir ya da gerçek gündem bir takım magazinsel sözde gündem ile perdelenmeye çalışılır. Zira iktidar halkı kendi ideolojisi doğrultusunda biçimlendirmek ister. Resimlerimde kullandığım fantastik ve karanlık fon içindeki bitkiler ve çiçekler de benzer bir duruma hizmet ediyor. Yani uzaktan bakıldığında rengarenk görünen bu atmosfere yaklaştıkça içinde ciddi boyutlarda bir şiddeti barındırdığını görürüz; birbirlerini parçalayan kuşlar, yılanlar, böcekler vs. Bu durum tam da benim yeni Türkiye yorumumu oluşturmaktadır. Bize inandırılmaya çalışılan şeyle gerçek arasındaki zıtlığı temsil eder.

Sergide yer alan oto portre çalışmanda eleştirel bir söylem var mı, bu çalışma neyi anlatıyor?

Her iktidar kendi ideolojik yapısının devamlılığını korumak adına, bireylere özgür ve bilimsel bir eğitim vermek yerine biat kültürünü destekleyecek yöntemlerle bireylerin zihinlerini denetim altına alırlar. İktidarlara göre eğitim bireyin rızasına bağlı değildir. İktidarların kullandığı başlıca denetim araçları aile, okul, medya, toplumsal sistem ve dinsel referanslardır. Tüm bu uygulamaların sonucunda bireyin içindeki neden’i, niçin’i sorgulayan, özgürleşme arzusunda olan muhalif yan yok edilmiş, devletin ve iktidarın yönlendirmesiyle her tür manipülasyona açık hale gelmiştir. Kendi kendimi keserek bu durumu betimlemek istedim. YANİ??? Kendini feda edenin de cinayetini işleyenin de ya da başka bir bakış açısıyla kurban eden ile kurban edilenin memnun olduğu bir toplumun mikro ölçekte bir portresiydi benimki. Bugün bizim sistemin aksaklıkları ile ilgili şikayet ettiğimiz pek çok konuda bu aksaklıklardan bizatihi en çok etkilenenler, onun ateşli savunucuları maalesef.

 


print