DUBAİ NOTLARI

Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya’nın en önemli çağdaş sanat fuarlarından biri olan Art Dubai’yi geçtiğimiz 16 – 19 Mart tarihleri arasında görme fırsatını yakaladım. Her yıl olduğu gibi bu yıl da sanat gündeminde olay yaratan etkinliğin ardından sizin için kısa notlar aldım.
Öncelikle bu yıl, “Contemporary, Modern ve Marker” başlıklarıyla, üç ana program etrafında şekillenen fuarda, Ortadoğu, Afrika ve Asyalı sanatçıların katılımı oldukça yüksekti. Özellikle İran, Lübnan ve Iraklı sanatçıların eserleri dikkat çekiciydi. 1957 doğumlu, Lübnanlı sanatçı Nadim Karam’ın anıtsal nitelikteki heykelleri ve Pakistanlı kadın sanatçı Adeela Suleman’ın ahşap ve çelikten ürettiği, etnik motifler içeren kabartmalı tabloları adeta göz kamaştırıcıydı. Hintli sanatçılardan Reena Saini Kallat’ın guaj, tel ve mürekkeple yaptığı desenleri ve yine bir başka Hint kökenli sanatçı Jitish Kallat’ın kağıt üzerine çalıştığı tabloları ve özellikle de sergileme biçimleri fuarda oldukça dikkat çekmeyi başardı. Dubai’nin büyülü atmosferinde daha da anlamlı görünen tüm bu etnik eserlerin yanı sıra her zamanki çizgi dışı tarzı ile sansasyon yaratan, popüler sanatçı Kusama’nın 500.000 Milyon Dolar değerindeki tablosu ise fuarın en çok konuşulan eseriydi. Türkiye’den katılan galerilerden de; Krampf, Rampa, Sanatorium, x-ist ve Zilberman Galeri, başarılı sanatçıları ile Türkiye’yi temsil ederken, fuar izleyicilerinin de ilgi odağı oldular.

Art Dubai’de bu yıl sergilerin paralelinde birçok söyleşi, workshop ve seminerlere de yer verildi. Jeff Koons ve Marina Abramovic gibi star isimlerin söyleşileri, en çok ilgi gören bölümlerdendi . Konuşmacılar arasında dikkatle dinlenmesi gereken bir diğer isim ise “Jewels of Allah”(Allah’ın Mücevherleri) kitabının İranlı kadın yazarı Nina Ansary’dı şüphesiz ki. Leila Heller Galeri’nin yeni ve büyüleyici mekanında gerçekleşen konuşmada Ansary, 19. yüzyıl sonlarından günümüze dek önde gelen feminist siyasi hareketleri ve kadının toplumdaki hak ve eşitlik mücadelesini anlatıyordu.

Dubai’nin sanayi bölgesinde yapılanan galeri konseptli oluşumlar adeta New York’un yüksek tavanlı geniş mekanlarını andırıyordu. Bölgenin en prestijli galerisi olan Leila Heller Galeri’nin duvarlarını, Art Povera’nın kurucusu, İtalyan sanatçı Pistoletto’nun kırık aynalı eserleri süslüyordu. Sanatçının kavramsal performansı ise tüm izleyiciler tarafından merak ve ilgi ile izlendi. Bir başka galeride gördüğüm İranlı sanatçı Ferhad Moshiri’nin rengarenk, çocuksu ve naif eserleri de bana adeta bir şeker dükkanına girmiş gibi hissettirdi. Dubai’nin biraz dışında yer alan Sharjah şehri ise tutucu yapısına rağmen bölgenin en köklü kültür ve sanat merkezlerinden biri. Bienali’yle de ünlü olan kentte Şeyh’in sanata ve kültüre ayırdığı büyük ölçekli bütçeyi gözlemlemek mümkün. Şehrin Modern Sanat Müzesi’nde yer alan Turner Ödüllü, Kanadalı sanatçı Angela Bulloch’un ışıklı işleri görülmeye değerdi. İran’ın önemli kadın sanatçılarından Farideh Lashai’nın farklı disiplinlerde ürettiği sosyal ve politik içerikli eserleri ise Sharjah Art Foundation’ın katkıları ile sergilendiği bu tarihi mekanda farklı bir anlam kazanmıştı adeta.

Art Dubai fuarının kente olan ekonomik katkısı ise yadsınamayacak ölçüde. Geçen seneki Art Dubai ve Design fuarlarının şehre toplam getirisi 35 milyon dolar. Dubai hem iklimi hem coğrafyası hem de tüm bu sanatsal etkinlikleriyle oldukça fazla turist çeken bir bölge. Üstelik, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Şeyhi ve Dubai’nin mutlak hükümdarı Muhammed bin Raşid El Maktum hızla sanata yatırım yapmaya devam ediyor. Hükümdar bu günlerde Dubai’de dev bir opera binası ve yeni bir çağdaş sanatlar müzesi açmak için çalışmaları başlatmış durumda. Havasıyla, deniziyle ve sanatıyla Dubai bu yıl da on numara.


print