IŞIL IŞIL KARANLIK

 

Canan’ın 15 Ocak’ta Rampa Galeri’de açılan ve benim de sabırsızlıkla beklediğim ilk kişisel sergisini geçtiğimiz hafta görme fırsatı yakaladım. Öncelikle belirtmeliyim ki bu sergi 2016’ya damgasını vuracak gibi görünüyor. Günümüzde sıklıkla karşılaştığımız kadına yönelik şiddet haberleri uzun zamandır sanatçılarımızın gündeminde. Canan’ın Rampa Galeri’de açılan “Işıl Işıl Karanlık” adlı sergisi; video heykel, resim ve kolaj çalışmalarıyla bu konuya derinden değiniyor. Sanatçı bu sergide de olduğu gibi eserlerinde çoğunlukla iktidar yapılarını, toplumsal cinsiyet ve üzerindeki siyasi baskıları, ataerkil sistemi ve bunların yansımalarını özellikle kadın bedeni üzerinden sorguluyor. Hem de Feminist bir kadın olarak ben buradayım diyen, bangır bangır bağıran ve adeta meydan okuyan işlerle. Sadece Türkiye gündeminde yaşanan kaotik olayları değil tüm dünyadaki karanlığın resmini çiziyor sanatçı adeta eserleriyle.Ekran Resmi 2016-02-19 09.58.03

Sergide yer alan “Karanlık” serisinden; tül üzerine kumaş, ip ve payetten yapılmış 3 eser muhteşem bir dikiş tekniği ile üretilmiş. Eserlerin üzerindeki motifler gölge ve ışık oyunu ile duvara yansıtılmış. Bu dramatik oyun bana Plato’nun felsefe tarihinde oldukça meşhur olan ” Mağara Benzetmesini” anımsattı.

Erkek egemen dünyada zincire vurulmuş kadınlar sanki bir mağarada arkalarını ışığa dönerek o karanlıkta birer esir olarak yaşamışlar, toplumun parçası olmuşlar ama farkındalıkları gelişmemiş ve bireyselleşmemişler. Gördükleri zulüm onları toplum içerisinde birey olmalarına izin vermemiş.

İnsan hakları elinden alınmış ve zihinleri özgürleştirilmemiş varlıklar olarak algılanmışlar.
Canan’ın tavandan asılı bu üç eseri, ilk görüşte süslü ve varaklı görünümü ile mükemmel. Hareket halindeki figürler mutlu bir senaryo çizerken aslında duvara yansıyan gölgeleri tam tersi başka bir dünyayı betimliyor. Zulmün olduğu, adaletin olmadığı karanlık bir tablo. Sanki Plato’nun iki evren ayrımı yaptığı düşünceleri gibi.Ekran Resmi 2016-02-19 09.57.52

Bu gölgeler bana bildiğim doğruları tekrar hatırlatırken bağnaz zihinlerden uzaklaşmamız gerektiğini de anımsatıyor. Toplum anlayışını sorgulayan anlamlı işler olduğunu düşünüyorum.
Sergide ayrıca “Uzak Orman Yakın Şehir” adlı fotoğrafları da çok cesurca buldum. Sanatçı tüm çıplaklığı ile Bomonti sokaklarında geziniyor. Çaresiz, tedirgin ve bir o kadar korunmasız.Kendi bedenini kullanarak dünya gerçeklerine dikkat çekmek isteyen Canan, kadının ata erkli düzendeki konumunu sorguluyor.

Sergi kaotik olayları tüm çıplaklığı ile gösterirken yaşam sürdüğü müddetçe ufacıkta olsa insanın içinde var olan umut ışığını da es geçmiyor. Mekanın en sonunda beliren ‘Zifiri Karanlık’ isimli eser ise bu umudu tarif eden en iyi çalışma kanımca. Neon ve pleksi malzeme ile üretilmiş bu iş isminin aksine ışık saçıyor. Ölümü bile göze alarak umut yolculuğuna çıkan Suriyeli Göçmenleri konu alan bu çalışma ironik yapısı ile oldukça önemli. Canan parıltılı karanlığını ise; “Beklentimiz doğrultusunda bir geleceğin umudu belki de tükeniyor; bizi karanlık içinde hissettiren şey bu. Ama yaşam için umut hiç tükenmeyecek.” sözleri ile tarif ediyor. Sergi 27 Şubat’a dek mutlaka görülmeli.

 


print