İSTANBUL’A YENİ SOLUK

İstanbul sanat ortamı, 2019 yılına oldukça bereketli başladı. Şubat ayı içerisinde kapılarını açan iki yeni sanat mekânı, kente yeni bir soluk getirmeye kararlı görünüyor. Uzun ömürlü olmalarını diliyor ve bu haftaki yazımda bahsettiğim sergileri es geçmemenizi tavsiye ediyorum.

Balat galerilerinin yeni üyesi Ambidexter Gallery, açılış sergisiyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Kerim Zapsu’nun İstanbul’daki ilk solo sergisi “7,680,000,000”, hem biçim hem de içerik açısından oldukça özgün bir konuma sahip. Zapsu’nun renkli kumaşları birleştirerek ürettiği çalışmaları, soyut görünümlerinin arkasında siyasi bir metafora kaynak oluyor. Her biri farklı ülkelerin bayraklarını temsil eden bu renk ve biçimler, görsel niteliklerinden ziyade kavramsal altmetinleriyle öne çıkıyor. Sergiyi gezerken, ulusal bir sembol olarak her daim sorgulamalardan uzak tuttuğumuz bayrağın ifade ettiklerine dair zihnimde pek çok soru canlandı. Bir nesnenin asıl içeriği ve çağrışımları arasındaki ilişkiye odaklanan sanatçı; bayrağın, kumaşlardan ibaret formal yalınlığına tezat şekilde kutsallaştırılmasına dikkat çekiyor. Zapsu’nun bir diğer başarısı ise soyutlaştırdığı imgelerin içinden alternatif anlam ve durumlar türetmesi. İşlerin taşıdığı sarkastik yaklaşımı ve abartısız üslubu etkileyici bulduğumu söyleyebilirim. Bu sıra dışı sergiyi 10 Mart tarihine dek mutlaka ziyaret edin.

Ankara’nın önemli kurumlarından Müze Evliyagil’in bir girişimi olan Evliyagil Dolapdere ise kâr amacı gütmeyen, alternatif bir alan niteliğiyle Dolapdere sanat rotasına dahil oldu. Sanatçılar, eleştirmenler, koleksiyonerler ve farklı disiplinlerden izleyici ve profesyonelleri aynı çatı altında toplama hedefiyle çok işlevli bir yaklaşım taşıyan mekân, ilk sergisiyle hepimizi heyecanlandırmayı başardı. Küratörlüğünü değerli isim Beral Madra’nın üstlendiği “Karmaşık Sorular, Büyüleyici Yanıtlar” başlıklı açılış sergisi, farklı disiplin ve kuşaktan birbirinden başarılı isimlerin işlerine yer veriyor. Aikaterini Gegisian, Aret Gıcır, Bengisu Bayrak, Ferhat Özgür, Fulya Çetin, Hakan Kırdar, Hera Büyüktaşçıyan, İlhan Sayın, Jakob Gautel, Murat Balcı, Ömer Faruk Şimşek, Reysi Kamhi ve Temür Köran’ın çalışmalarıyla kültürlerüstü bir etkileşime sahne olan seçki, mekânın manifestosunu da özetliyor diyebilirim. Evliyagil Dolapdere, çağdaş sanat üretimlerinin ana akım dışında kendisine yer bulacağı ve bağımsız yaratıcılığın önüne açan yeni bir diyalog imkânı sunmasıyla şimdiden umut vadediyor. Görülecekler listenizi almanızı öneririm.

Çukurcuma’ya yolu düşen sanatseverleri ise REM Art Space’te devam eden “Gecenin Çiçekleri” sergisi bekliyor. Candan İşcan; seramik objeler, çizimler ve desenlerden oluşan üretim pratiğini ilk kez bir kişisel sergiyle izleyiciye sunuyor. Doğa, botanik, insan anatomisi ve çeşitli canlı türlerine dair görüntülerin kurgusal kompozisyonlarda hayat bulduğu çalışmalar, kesinlikle göz alıcı. Baran Akkuş’un küratörlüğünü üstlendiği sergiyi, sanatçının özgün üslubunu keşfetmek bakımından da başarılı buldum. 10 Mart tarihine dek ziyaret edebilirsiniz.


print