HAFTANIN SANATÇISI İLE KISA KISA – MURAT GERMEN

Teknik olarak imzanız haline gelmiş deforme etme ve katmanlandırma metodunun kavramsal yönünü nasıl tanımlarsınız?

Ürettiğim bazı eserlerin üretim sürecine dair “manipülasyon” tanımı getirilebiliyor bazen. Manipülasyon aslen aktarılmak istenen içeriği, bilgiyi çarpıtmak anlamında kullanılan bir terim. Şahsen ürettiğim eserlerdeki farklılaştırma sürecini “başkalaştırma” olarak tanımlıyorum çünkü bilgiyi saptırmak için değil; tersine, vurgulamak üzere yola çıkıyorum. Diğer deyişle, olası bir sıradanlıktan kaynaklanabilecek aşinalığı başkalaştırma ile kırmayı, ortaya çıkmasını arzu ettiğim değişik görselliğin beklenmedik bir algıya zemin yaratarak, aktarmak istediğim mesaja zemin sağlamasını amaçlıyorum. Katmanlandırmayı ise, eseri oluşturan bileşenlerin farklı dizilimlerle okunmasına yol açabildiği için tercih ediyorum.

 Fotoğraf çalışmalarının koleksiyonlarda yer bulması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Fotoğrafın en sıklıkla karşımıza çıkan, akıllı telefonlar sayesinde herkes tarafından icra edilebilen ve dolayısı ile herkese en çok hitap edebilen, en güçlü ve demokratik görsel aktarım alanı olduğunu düşünüyorum. Gerek belgesel gerekse de kurgusal içeriklerin yapılabiliyor olması, bir yandan salt estetiğe dayanan diğer yandan da güçlü mesajlar taşıyabilen eserlerin üretilebileceği bir yaratı alanı sunması, fotoğrafın koleksiyonlarda kendine kolaylıkla yer bulmasına neden oluyor. Fotoğraf görsel ve/veya kavramsal boyutlarda haz verebilecek bir potansiyel taşıdığından; hem geçmişi, hem bugünü hem de dijital devrim sonrasında geleceği en rahat bir şekilde tasvir edebileceğiniz sanat kanallarından birisi. Bu yüzden de önemli arşivsel oluşumlar olarak görülmesi gereken koleksiyonların parçası olması kaçınılmaz diye düşünüyorum.

 Sizi fikirsel olarak en çok etkileyen fotoğrafçı ya da sanat kuramcısı kimdir?

Burada isim(ler) vermemeyi tercih ederim. Teknoloji konusunda önde olan ülkelerin kuram, yaratı, sanat, tasarım alanlarında da önde olduklarını düşünüyorum. En sıklıkla izlediklerim Alman ve Japon fotoğrafçılığı, çünkü her iki coğrafyada da üretilen çeşit yelpazesini hayli zengin buluyorum. Teknolojiyi ilk ve hep üreten, kültür ve sanatın sürdürülebilirliğini bir devlet politikası haline getirerek desteği hiç kesmeyen ülkeler olmak dolayısı ile de sanatçılarına her daim sağlam temel sağlayan coğrafyalar bunlar. Bu yerlerden aldığım feyiz, fikirsel etkilenme; buralarda üretilen içeriklere, görselliklere öykünmek yerine kendi coğrafyamın meseleleri üzerine odaklanmayı amaç edinmek şeklinde gerçekleşti.


print