RESTORAN SAHİBİNİN ARKASINDAKİ SANATÇI

Hayatın farklı alanlarında yer alan yaşam öyküleri hep ilgimi çekmiştir. Bu nedenle Mart ayı yazımı ünlü, Çinli girişimci, sanatçı, film direktörü ve iç dekoratör Mr. Chow hakkında okuduğum bir makaleye ayırmak istiyorum. Londra – New York – Los Angeles ve Miami’de restoranları bulunan Mr. Chow, ikinci dünya savaşı sonrası modern ve çağdaş sanat eserleri toplayan dünyaca ünlü bir koleksiyoner ve sanat aşığı.

Ünü Çin’in sınırları dışına taşan bu renkli kişiliğin restoranları, starların, politikacıların ve sanatçıların müdavimi olduğu gösterişli mekanlar. Doğduğu ve büyüdüğü Çin’de Michael Chow olarak bilinen bu ilginç karakter, Pekin Operası’nın büyük ustası ve Qi performans tarzının yaratıcısı, 1960’larda kültürel devrim sırasında işkenceye maruz kalmış, efsanevi Zhou Xinfang’ın oğlu olarak da biliniyor. Çok sevdiği babası politik sebeplerden dolayı gördüğü yoğun işkence ve 1975 yılında maruz kaldığı ev hapsi ardından hayata veda eder. 200’den fazla opera yazmış ve 600 kadar da farklı karakter canlandırmış olan babasını bir daha hiçbir zaman göremez. Oğlu Michael Chow’da şu günlerde babasının 120. doğum günü anısına düzenlediği  “Voice for my Father”(Babama Ses) adlı sergisi ile gündemde. 23 Ocak’ta Pekin’de, Ullens Çağdaş Sanat Merkezi’nde halka açılan sergi, Chow’un yaratmış olduğu, genellikle soyut resimlerden oluşuyor. İş adamı kimliğinin yanı sıra sanatçı kimliğine de sahip olan Chow 75 yaşında.

Chow’un sanat hayatı 12 yaşındayken varlıklı ailesi tarafından gönderildiği İngiltere’deki Saint Martin’s sanat okulunda aldığı resim eğitimiyle başlar. Babasına ithafen düzenlemiş olduğu bu anlamlı etkinlik ise Chow’un Çin’deki ilk sergisi. Chow, bir sanatçı olarak ayakta kalmaya çalıştığı yıllardan sonra, girişimlerini Londra’da çok daha hevesli bir müşteri kitlesine sahip olan “Çin Mutfağı”na yöneltmiştir. 50 yıllık uzun bir aradan sonra girişimci ve kültürel bir ikon olan bu isim “Zhou Yinghua” adı altında sanat yapmaya geri döner.

Sanatçının babasının adına düzenlediği bu sergide, kendi ürettiği tablolarının yanı sıra Andy Warhol, Keith Hering, J.M. Basquiat, Clemente, Bacon ve Jasper Johns gibi dünya modern ve çağdaş sanatının son derece önemli isimleri ve bu isimlerin kapsamlı eserleri de yer alıyor. Müzedeki açılış konuşmasında Mr. Chow sergi ile ilgili duygularını şöyle ifade ediyor “Bu sergi içimdeki boşluğu ciddi ölçüde dolduruyor.”

Varlıklı bir aileden gelen 12 yaşındaki Chow sahip olduklarını arkada bırakarak Londra’ya geldiğinde tam anlamıyla her şeyini kaybetmişti. Hatta babasını bile! Sanatçı, kültürel devrim sırasında Çin’le olan iletişimini tamamen kopartmıştı, babasının trajik ölümünden habersiz uzun yıllar geçirdi. O’nu sanata geri dönmesinde büyük rol oynayan isimler ise, İsviçreli ünlü müzayedeci ve koleksiyoner Simon de Pury ve Los Angeles Modern Sanatlar Müzesi’nin yöneticisi. Ama Chow’da genç bir sanatçın sahip olduğu enerji, gayret ve yaşının getirdiği bilgelik ve deneyim gibi öne çıkan karakteristik özellikler herkes tarafından takdir edilecek nitelikte. Sanat kritiklerinden tam not alması da Mr. Chow’un atölyesine geri dönmesi için yeteri kadar cesaretlendirici bir etken olmuş. Basında çıkan olumlu haberler, O’nun sanatkar bir geçmişe sahip olmasının yanı sıra ciddi bir ressam olduğunu da vurguluyor.

Sergide yer alan en ilginç işlerden biri sanatçının 60’larda ürettiği ve uzun yıllardır mutfağında asılı tuttuğu ufak bir tablosu. Tuvale sıçratarak boyadığı ve kolaj tekniği uyguladığı soyut eserlerine sanatçı “kontrollü kazalar” diyor. Müzedeki en ilgi çekici eserlerden bir diğeri ise “Beyaz Direklerin Ötesinde” isimli yapıtı. Jackson Pollock’un ünlü aksiyon tablolarını hatırlatan bu eser, çılgın bir boya patlamasını çağrıştırıyor. Yapıtı ancak yakından incelediğimizde detaylarını görebiliyoruz. Reçine ile formu korunmuş sanatçıya ait bir şort, yumurta sarıları, 14.000 dolar değerinde bir altın parçası, antik çiviler, altın ve gümüş folyo levhalar ve toplam 100 dolar eden kağıt paralar kurumuş boya ile adeta alçıya alınmış. Kağıt paralar sanatçının tüm tablolarında yer alıyor. “Çünkü parayı seviyorum” diyor. Kolaj tekniğini çok benimsediğini her seferinde dile getiren Chow, kolaj yaparken bir arada olmaması gereken şeyleri bir araya getirmeyi seviyor ve bu durumu kendi hayatına benzetiyor.

İç mimari alanında da özel projeler üretmiş olan bu çok kimlikli şahıs, Armani’nin dükkanlarının iç düzenlemesini yapmış. 50 yıldır, önce Londra, sonra New York daha sonra da Los Angeles’ta yaşaması O’na geniş bir sosyal çevre kazandırmış. 20.yüzyılın önde gelen isimlerinden, Andy Warhol, Ed Ruscha, Peter Blake, Urs Fischer, Helmut Newton ve Julian Schnabel gibi sanatçılarla dostluklar kurmuş. Bu uzun soluklu dostluklar sonucunda koleksiyonuna muhteşem eserler kazandırmış. Hırslı ve çalışkan olan Chow, kendi restoranları ve koleksiyonu için bu yaratıcı dostlarına pek çok kişisel portreler ısmarlamış. Deneyimleri O’na muazzam bir sanat tarihi bilgisi de katmış. Tüm bunların yanı sıra günümüz genç sanatçıları ile zaman geçirerek onlara ilham kaynağı olan sanatçı aynı zamanda Art Deco Mobilya koleksiyonu da yapıyor. Bu renkli kişilik bir yandan da film senaryoları yazıp yönetiyor. Ünlü Amerikalı koleksiyoner Eli Broad’un Los Angeles’daki çağdaş sanat müzesinin kurulunda da yer alan Chow eşsiz sanat eserlerini ve kendi tablolarını Çin’e geri getirebilmenin yarattığı heyecanı şöyle ifade ediyor “Hiçbir şeyle karşılaştırılamaz, eve geri geldim, aileme, en önemlisi Çin’e!” diyor.

Sergi 22 Mart’a kadar Ullens Çağdaş Sanat Merkezi’nde görülebilir. Daha sonra Şangay’daki Power Sanat İstasyonu’na ve önümüzdeki yıl da Pittsburgh’daki Andy Warhol Müzesi’ne gidecek.


print