İSTANBUL’DA DÖRT BÜYÜK SERGİ

İSTANBUL MODERN – “Yolda” Nar Photos Arşivinden Türkiye Fotoğrafları – 28 Mayıs – 9 Kasım 2014

İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde Nar Photos’un 2003 – 2013 arşivinden bir derleme niteliği taşıyan “Yolda” sergisine ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan veya etkisi bugüne uzanan olay ve durumların bir seyrini sunan sergide 75 fotoğraf ve 6 video yer alıyor. Küratörlüğünü Sena Çakırkaya’nın üstlendiği ve 28 Mayıs – 9 Kasım 2014 tarihlerinde gerçekleşecek “Yolda” sergisi, sonu bilinmeyen bir yolculuk boyunca, gölgede kalan hikayelerin kaydını tutuyor.

Fotoğrafı dünyayı anlamak ve ifade etmek için görsel bir araç olarak kullanan ajans, olayları sunulduğu şekliyle kabullenmektense, sorgulamayı tercih ediyor. Yaşamın farklı durumlarını ortaya koyarak, yakın geçmişe dair toplumsal bir hafıza ve geniş bir tartışma alanı yaratıyorlar. “Yolda” sergisi, ajansın hazırladığı dosya konuları ve haber fotoğrafları ile Türkiye’nin yaşadığı önemli olayları ele alırken, ülkemizin çeşitli bölgelerinden özgün kareleri objektif bakış açısıyla yansıtıyor. Sanat fotoğrafçılığı ve foto muhabirlik arasındaki sınırları ortadan kaldıran Nar Photos, fotoğraflarında yakaladığı etkileyici görüntüler ve oluşturduğu dosya konularıyla estetik ve içeriği güçlü bir biçimde birleştiriyor.

 İSTANBUL MODERN – “Çok Sesli” Türkiye’de Görsel Sanatlar ve Müzik ­- 27 Haziran – 27 Kasım 2014

İstanbul Modern, kuruluşunun 10. yılında Türkiye’de görsel ve işitsel sanatlar arasındaki çok katmanlı bağın izlerini “Çok Sesli” başlıklı sergiyle gündeme getiriyor. Osmanlı’nın son döneminden günümüze dek süregelen Türkiye’de görsel sanatlar, müzik ve ses arasındaki ilişkiyi araştırmayı ve bu alandaki güncel üretimlerden bir seçki sunmayı hedefleyen serginin küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu ve Çelenk Bafra üstleniyor. 27 Haziran- 27 Kasım 2014 tarihleri arasında İstanbul Modern Süreli Sergiler Salonu’nda yer alacak “Çok Sesli” sergisi, Nevin Aladağ, Fikret Atay, Semiha Berksoy, Hüseyin Çağlayan, Ergin Çavuşoğlu, Burhan Doğançay, Cevdet Erek, Borga Kantürk, Servet Koçyiğit, Füsun Onur, Ferhat Özgür, Sarkis, Erinç Seymen, Merve Şendil, Hale Tenger, Vahit Tuna ve :mentalKLINIK’in çalışmalarından oluşuyor.

SSM – “Kutluğ Ataman” – “Sakıp Sabancı” adına tasarlanan çağdaş sanat eseri – 29 Nisan

Filmleri ve video eserleri dünya çapında izleyicilerle buluşan sanatçı Kutluğ Ataman’ın bir saygı duruşu niteliğindeki çalışması, Sakıp Sabancı’nın Türkiye’de teknolojiye yaptığı katkılara atıfta bulunuyor. Görsel sanatlarda en ileri teknolojiyi kullanan eserin hammaddesini insanlar oluşturuyor. Çalışma; çeşitli nedenlerle Sakıp Sabancı’yla bir araya gelenlerin, farklı çevrelerden destek verdiği ve destek aldığı binlerce kişinin portre fotoğrafından meydana geliyor. Ünlü işadamının sempatik, hoşgörülü ve renkli kişiliğini yansıtmayı amaçlayan eser; Sakıp Sabancı’ya yakışan, “zamanının ötesinde” sıra dışı bir sanatsal fikri hayata geçiriyor.

Teknik altyapısı Larves Artware Solutions tarafından 3 yılda tamamlanan eser, dünyadaki en büyük video işleri arasında yer alıyor. Proje, sürücü kartı, haberleşme kartı ve kontrol/yönetim yazılımlarından oluşuyor. Eser; yan yana ve alt alta 64’lü setlerden oluşan, 144 modül halinde bağlanan, binlerce LCD ekrandan meydana geliyor.

SALT GALATA / BEYOĞLU – “Rabih Mroue” – Pikselli Devrim – 2 Mayıs – 14 Temmuz 2014

Lübnanlı sanatçı Rabih Mroué’nun, Suriye’deki iç savaşı anlattığı sergisi The Pixelated Revolution (Pikselli Devrim) 2 Mayıs – 14 Temmuz tarihleri arasında Salt Beyoğlu ve Salt Galata’da izleyici ile buluşuyor. Aktör, tiyatro yönetmeni, oyun yazarı ve görsel sanatçı Rabih Mroué, 1990’da Lübnan İç Savaşı’nın resmen sona ermesinden sonraki 10 yılda öne çıkan Lübnanlı sanatçılar kuşağından geliyor. Siyasi huzursuzluk ve Lübnan’da hâlen sürmekte olan toplumsal ayaklanmaları ilk elden deneyimleyen sanatçının tecrübelerine dayanan işleri, imgelerin kullanımı, hikâye anlatma mekanizmaları ile tarihsel ve kişisel anlatıların inşasını inceliyor ve sorunsallaştırıyor.

Sergi, SALT Galata ve SALT Beyoğlu’na yayılıyor. SALT Galata’daki sunum, sanatçının kişisel deneyimlerine dayalı işlerinden oluşuyor ve yaklaşık olarak bir yaşam döngüsü önerisini takip ediyor. Toplumsal hoşnutsuzluk, siyasi gösteriler ve sosyal ayaklanmalarla ilgili işler ise SALT Beyoğlu’nda yer alıyor.


print