SANATIN DÖNÜM NOKTASI: SİYAH KARE

Yakın zamanda Londra’ya gidecekler için Tate Modern Müzesi’nde açılan “Malevich: Rus Sanatının Devrimcisi” adlı sergiyi görmelerini tavsiye ediyorum. Avangard sanatçıya adanmış bu retrospektifi kaçırmamak için pek çok sebep var diye düşünüyorum. Öncelikle sanatçının olağanüstü bir hikayesi var. Önemli bir dönemde yaşamış, yaratıcılığı ondan önce gelmişlerin hiç birine benzemiyor. Ama beni en çok etkileyen yanı Malevich’in eserlerindeki ruh hali ve moderinte ile olan ilişkisidir. Onun sanatı tam anlamı ile modern sanatın bir tanımı. Süprematizmin yaratıcısı olan Malevich yaptığı eserler ile modernist dönemde adeta çığır açmıştır. Günümüzde modern sözcüğünün, ayırt edici veya devrimsel bir anlamı kalmamışken, sanatçının en çok bilinen çalışması olan beyaz fon üzerinde resmettiği “siyah kare”si tüm resim kurallarını yıkan, öncü bir eser olmakla kalmayıp dönemi için estetik terörizm anlamına gelmekteydi. Dünyayı resmetmenin bir yolu, diğer bir dünyayı resmetme yolunu yok etmenin yollarını aramaktı. Malevich’in tuvalindeki basit şekiller ve renkler saf olana ulaşmaya çalışırken, sanatın içini dolduracak olanın izleyici olduğunu vurgular.

Serginin baş yapıtı olan “Siyah Kare” geometrik soyutlamadaki yalınlığında, süprematizmin özünü taşıdığından 20 yy’ın en önemli eseridir. Bu yapıtta, sanatın geleneksel değerlerinden herhangi birini aramak manasızdır. Sadece kendisidir ve başka hiçbir şey olmak istemez. Yalnızca üzerinde yazdığı şeyi içerir. Aynı anda hem hiçlik, hem her şeyi temsil ettiği için bu eser bana Mekke’deki Kabe’yi anımsatıyor. İzleyenin hiçlik duygusu ile sonsuzluk içinde yaptığı bir yolculuk gibi. Burada önemli olan siyahlığın odak noktası olduğuna dair var olan güçlü histir, o gelmekte olan tüm güçler için toplayıcı bir noktadır. Bu eseri ile Malevich, sanat dünyasında eski kuralları yıkmış ve yeni kurallar yazmıştır.

Boyayı basit, yalın, geometrik şekle ve tek renge indirgeyen sanatçının  “Siyah Kare”si modernizme önemli bir yol veren simge haline gelmiştir. Süprematizm akımının öncü ismi olan Malevich, rengin üstünlüğünü ima ederken rengin ve formun eş değerde önemli olduğu soyut sanatı savunur. Sanatçının geliştirdiği bu görsel dilde ne renk, ne form biri diğeri olamadan var olamaz.

Sergide yer alan diğer çalışmalar ise havada uçuşan dikdörtgen, kare gibi renkli şekiller, geometrik soyutlamanın en güzel örnekleri. Yanı sıra sanatçının Stalin döneminde ürettiği işlerini de kapsıyor bu sergi. Eserlerde baskıcı Stalin yönetimine rağmen sanatçının istikrarlı yükselişini görebiliyoruz. 1920’lerin sonunda Malevich’in sevdiği köylüleri tarlada çalışırken resmettiği  tablolarında ki figürler sıradan Rus köylüleri değiller. Yüzleri,  boş oval ve tarlaları ise çizgisel soyutlama şeklinde betimleyen çalışmalardır. Dönemine göre son derece tuhaf bir sanattır. Stalin döneminde devlet tarafından oldukça tepki gören bu eserler, imha edilmeye çalışılmışsa bile sanatçı yılmadan üretmeye devam etmiştir.

1928 yılında yaptığı “Bir Köylünün Başı” adlı eserinde ise tarlalar üzerinde alçaktan uçmakta olan savaş uçaklarını ve Malevich’in tanıdık haçlarının uzaktaki köy kiliselerinin üzerindeki minik kontürlerini görmek mümkün. Katolik öğretilerle yetiştirilmiş sanatçının tablolarında dini bir kod sistemi mevcuttur.

Malevich, 1913’te sanatı objeye bağlı görüşten kurtarmaya çalışmıştır. Bunu da kübizmin ışığında yapmıştır. Soyut resimde bulunan bütün ekspresyonist öğelerin ortadan kalkmasını, mutlak saf biçimlerin kullanılmasını önermiş. Sergide bu döneme ait eserlerde kullanılan açı, çember, dikdörtgen ve haç biçimleri bu fikrin en somut örnekleri.

Modern sanatın kritik noktasını temsil eden Sovyet sanatçı Kazimir Malevich’in retrospektif sergisi 26 Ekim tarihine kadar Tate Modern Müzesi’nde izlenebilir.


print